CANLANDIRMAYA ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• wiederzubeleben
• zu beleben
• zu reanimieren
• ankurbeln
• einzuhauchen
• zu revitalisieren

Canlandırmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Canlandırmaya çalışmışlar.
Versuchte Wiederbelebung.

Sen kadını canlandırmaya çalışırsın.
Sie versuchten, die Frau wiederzubeleben.

Adamlarımız ulaştığında, kurbanı canlandırmaya çalışıyormuş.
Er hat versucht, das Opfer wiederzubeleben.

İnsan cesedini canlandırmaya ne kadar yaklaştın?
Wie bald können Sie eine Leiche reanimieren?

Hayır, 12 yaşından beri yaptığım gibi azmini canlandırmaya çalışıyorum.
Nein, ich versuche, sie zu steigern, wie ich es tue, seit Ihr 12 Sommer alt wart.

Cankurtaranlar onu canlandırmaya çalıştı, boşuna.
Rettungskräfte versuchten ihn zu reanimieren, vergeblich.

Sizi canlandırmaya, kurtulmanız için ikna etmeye çalıştı, ama yapamadı.
Sie wollte Sie aufrütteln, Sie überzeugen, auszubrechen, aber sie schaffte es nicht.

Düğünümüzü canlandırmaya çalışıyorum.
Ich versuche unsere Hochzeit nachzubilden.

Sonra, güvenli bir bilgisayardan, dosya kurtarma araçları, Kaspersky olanları gibi onları canlandırmaya çalışın.
Dann, von einem sicheren PC, versuchen, Sie wiederzubeleben mit Datei-recovery-tools, wie die von Kaspersky.

Lütfen tutkularını canlandırmaya devam et.
Bitte erwecke weiterhin deine Leidenschaft.

Nasıl Eski PC canlandırmaya- Bölüm 5How to Revive an Old PC- Part 5.
Wie man einen alten PC Revive- Teil 5How to Revive an Old PC- Part 5.

Ama onların gerçekliğini canlandırmaya… ne dersiniz?
Aber wie wäre es, wenn wir ihre… Realität auffrischen?

Millerin deneyinde canlandırmaya çalıştığı ilkel atmosfer ortamı gerçekçi değildi.
Die primordialen atmosphärischen Umweltbedingungen, die Miller in seinem Experiment zu simulieren versuchte, waren unrealistisch.

Devlet harcamalarının ekonomiyi canlandırmaya yetmediği.
Staatsausgaben können die Wirtschaft nicht ankurbeln.

Çocuklarını canlandırmaya bile çalışmadın! Kapıyı kapattın.
Sie versuchten nicht mal, Ihre Kinder wiederzubeleben. Sie schlossen die Tür.

Google Factory, AbdDe Üretildi Canlandırmaya Çalışıyor.
Google Factory versucht,"Made in USA" wiederzubeleben.

Acil hizmetler onu canlandırmaya çalıştı ama kısa bir süre sonra öldü.
Helfer haben versucht, ihn zu reanimieren, wenig später ist er jedoch gestorben.

Tuzdan zarar görmüş toprağı canlandırmaya çalışan kişi o.
Er versucht, die salzgeschädigte Erde wiederzubeleben.

I aradım ve onu canlandırmaya çalıştım, ama o, ımm boğulmuştu.
Ich rief den Notruf an… und versuchte, ihn wiederzubeleben. Aber er… war erstickt.

Babam ve ben annem için Heineyi canlandırmaya çalıştık.
Vater und ich versuchten, Heine für Mutter wiederzubeleben.

Millerın deneyinde canlandırmaya çalıştığı atmosfer ortamı gerçekçi değildi.
Die primordialen atmosphärischen Umweltbedingungen, die Miller in seinem Experiment zu simulieren versuchte waren unrealistisch.

Onu gerçek aşk öpücüğümle canlandırmaya çalışıyordum.
Ich wollte sie mit meinem Kuss der wahren Liebe wiederbeleben.

Biraz hayatı canlandırmaya çalıştım.- Sağ ol.
Danke. Ich habe versucht, der Sache ein bisschen Leben einzuhauchen.

Kasaba halkı bir araya gelir ve eski dostlukları ve gelenekleri yeniden canlandırmaya karar verir.
Die Stadtmenschen kommen wieder zusammen und beschließen, alte Freundschaften und Traditionen wieder zu beleben.

Cankurtaranlar onu canlandırmaya çalıştı, boşuna.
Die Rettungskräfte versuchten ihn reanimieren, vergeblich.

Pekin şimdi daha fazla iç talebi canlandırmaya çalışıyor.
Statt dessen will Beijing nun die heimische Nachfrage stärker ankurbeln.

Zayıflayan euro, bölge ekonomisini canlandırmaya ve deflasyonu uzaklaştırmaya çalışan Draghi için kilit önem taşıyor.
Ein schwächerer Euro ist von entscheidender Bedeutung für Draghi, der versucht, die Wirtschaft im Euroraum anzukurbeln und eine Deflation abzuwehren.

Matt ölü kardeşini canlandırmaya çalışıyor.
Matt will seine tote Schwester auferstehen lassen.

Cankurtaranlar onu canlandırmaya çalıştı, boşuna.
Die Rettungskräfte versuchten sie wiederzubeleben, vergeblich.

Sağ ol. Biraz hayatı canlandırmaya çalıştım.
Danke. Ich habe versucht, der Sache ein bisschen Leben einzuhauchen.