DAĞITMAYA ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• zu verteilen
• zu zerstreuen
• abzulenken
• aufzulösen

Dağıtmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Dağıtmaya başla.
Upload starten.

Sütü dağıtmaya hazır ol.
Seien Sie bereit, Milch auszufahren.

Dağıtmaya devam et.
Spielen Sie weiter.

Kuzgun bizi dağıtmaya çalışıyor.
Raven versucht uns zu entzweien.

Dağıtmaya çalıştı. Doğal olarak polis.
Die Polizei hat versucht, die Demo aufzulösen.

Bu ağırlığı dağıtmaya yardımcı olacaktır.
Diese hilft, das Gewicht zu verteilen.

Üç emici kanal: ıslaklığı beze eşit olarak dağıtmaya yarar.
Absorbierende Kanäle helfen, die Feuchtigkeit gleichmäßig zu verteilen.

Biz dağıtmaya kararlıyız.
Wir entschlossen, uns aufzuteilen.

Askerler kalabalığı dağıtmaya çalıştıysa.
Soldaten versuchten, die Menge zu zerstreuen.

Ailemi dağıtmaya çalıştı. Açgözlülük işte.
Pure Gier. Will meine Familie auseinanderbringen.

Çocuğu sakinleştirmeye ve dağıtmaya çalışın;
Versuchen Sie, das Kind zu beruhigen und abzulenken.

Erlerimizi dağıtmaya veya etrafımızı kuşatmaya çalışacak.
Er wird uns teilen oder umzingeln wollen.

Gelen yardımları eşit olarak dağıtmaya çalışıyoruz.
Wir versuchen, unsere Gunst gleichmäßig zu verteilen.

Ve hediyelerimi dağıtmaya devam etmek istiyorum. Ve sonra ren geyiğimi bulmak istiyorum.
Dann will ich meine Rentiere suchen und weiter Geschenke ausliefern.

Sen Foreman hakkındaki konuşmayı dağıtmaya çalışıyorsun.
Du willst nur von der Sache mit Foreman ablenken.

Vücut ağırlığınızı mümkün olduğunca her iki kalçanıza eşit dağıtmaya çalışın.
Versuchen Sie das Gewicht möglichst gleichmäßig auf beide Körperhälften zu verteilen.

Bu ağırlığı dağıtmaya yardımcı olacaktır.
Dieser hilft, das Gewicht zu verteilen.

İkinci aşamada, biriken fonlar oyuncular arasında dağıtmaya başlar.
In der zweiten Phase beginnt es, das gesammelte Geld unter den Spielern zu verteilen.

Johnny yetimlere hediye dağıtmaya yardım edecekti.
Johnny wollte helfen Geschenke an die Waisenkinder zu verteilen.

Parayı dağıtmaya başladığımda, ben… Eşim. Benimle birlikte yapmak ister diye ümit etmiştim.
Hoffte ich, sie würde mich unterstützen. Meine Frau. Als ich anfing, Geld wegzugeben.

Genç noel babamız hediyelerini dağıtmaya başlıyor.
Der WeihnachtsmannSie beginnen, ihre Geschenke zu verteilen.

Gösteriden sonra hediye dağıtmaya yardım edecek birine ihtiyacım var.
Jemand muss helfen, die Geschenke nach dem Krippenspiel zu verteilen.

Bir diğer deyişle Kompozit Adam varlıklarını geç gelen alıcılara dağıtmaya başlar.
Mit anderen Worten, der Composite Man beginnt, seine Bestände an die späten Käufer zu verteilen.

Yeniden yayınlamaya ve dağıtmaya izin verilmiş olması zorunludur.
Wiederveröffentlichung und Verbreitung müssen erlaubt sein.

Sorun şu ki, mevcut siyasi kriz bu stereotipleri dağıtmaya yardım etmiyor.
Das Problem ist, dass die aktuelle politische Krise nicht dazu beiträgt, diese Stereotypen zu zerstreuen.

Yağı saçın içinde eşit dağıtmaya yardımcı olması için bir tarak kullanabilirsiniz.
Ein Kamm kann dir dabei helfen, den Tee gleichmäßig in deinen Haaren zu verteilen.

İkinci bölüm, kokuyu daha iyi bir zengin tat duygusu için dağıtmaya yardımcı olur.
Der zweite Abschnitt hilft, den Duft für ein besseres Gefühl von reichem Geschmack zu zerstreuen.

Ama Noel Baba silah dağıtmaya geliyor. Sıradaki kitabın bir Noel hikâyesi değil.
Als Nächstes kommt keine Weihnachtsgeschichte, aber der Weihnachtsmann verteilt Waffen.

Alman vergi sistemi, yükü adil dağıtmaya çalışıyor.
Das deutsche Steuersystem versucht, die Lasten fair zu verteilen.

Şerif parayı dağıtmaya başlarsa İngiltereye olacaklardan bahsetmiyorum bile.
Nicht zu erwähnen, was England passiert… wenn der Sheriff beginnt, dieses Geld zu verteilen.