Dağdaki Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Dağdaki aç kurda.
Mark Harmon ve Pam Dawberın dağdaki.
Ve dağdaki at.
Yardım için danıştığımız, dağdaki yaşlı, bilge adamdı.
Dağdaki yedi ruh.
Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Daha
Fiillerle kullanım
Clarke kaybolduğundan beri… dağdaki güvenlik büyük derecede arttı.
Dağdaki vahşi bir şey.
Senin gerçekliğinde dağdaki saldıyı Tealcin yönettiğini söyledin.
Dağdaki tehlikeler nelerdir?
Düşünüyordum da belkibu hafta sonu dağdaki şu yere gideriz, sadece ikimiz.
Dağdaki savaşta vardın sen.
Amyye nişanlısını dağdaki bir deliye kaptırdığımızı kim söyleyecek?
Dağdaki. Kafa. Şu kaya.
Clarke kaybolduğundan beri dağdaki güvenlik büyük derecede arttı.
Dağdaki cüceler sevinçle karşılamıştır.
Bütün yazı dağdaki bu kulübede ailemle ama tamamen yalnız geçiririm.
Dağdaki alevi köyleri hâlâ çok fakir.
Sizi dağdaki komplekse götürür.
Dağdaki de, şehirdeki de aynı oyunun parçası.
Heidi, dağdaki büyükbabasının yanına yerleşir.
Dağdaki en harika ağacı bulma zamanı.
Onları, dağdaki güvenli yerlerine ulaşmadan önce yakalayabiliriz.
Dağdaki şu ışık… şu garip ateşi görüyor musun?
Bu dağdaki en yüksek araziye sahibiz.
O dağdaki tıbbi teçhizat tam bir teknoloji harikası.
Dağdaki çoban bile bizi düşman olarak görüyordu.'' dedi.
Dağdaki insanlar da kendi idrarlarını içiyorlar.
Dağdaki ağaçlarının hepsinin birbirinden farklı olmasını sevdiğimi.
Dağdaki o avantajlı nokta son zaferini daha da kolaylaştıracak.
Demek Dağdaki Kralı oynuyoruz, ancak biz eğlence için oynamıyoruz.