GÜLMEYE ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• zu lachen
• zum Lachen
• mich auszulachen
• zu lächeln

Gülmeye Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Gülmeye çalışın.
Versucht, zu lächeln.

Annika gülmeye başladı.
Annika beginnt zu lachen.

Gülmeye vakit ayır;
Und Zeit zum Lachen.

Cassie, gülmeye başladı.
Cassie begann zu lachen.

Gülmeye zaman yok.
Keine Zeit zum Lachen.

Genefra gülmeye başladı.
Genefra begann zu lachen.

Gülmeye devam edin. Peki.
Lacht weiter. Also.

Hırsız gülmeye başladı.
Der Einbrecher beginnt zu lachen.

Gülmeye gideceksin tiyatroya.
Zum Lachen ins Theater gehen.

Ben de gülmeye başladım.
Also fing ich auch an zu lachen.

Gülmeye henüz hazır değil misin?
Noch nicht zum Lächeln bereit?

Sonra ben gülmeye başladım.
Und dann fing ich an zu lachen.

Gülmeye ve ağlamaya ihtiyaç yok.
Man braucht nicht zu lachen und zu weinen.

Ve birden gülmeye başladım.
Und ich fing einfach zu lachen an.

Yeni doğan bebekler ne zaman gülmeye başlar?
Wann beginnen neugeborene Babys zu lächeln?

Evet, gülmeye devam et.
Ja, lachen Sie weiter.

Birbirimize baktık ve gülmeye başladık.
Wir sahen uns an und begannen zu lachen.

Bana gülmeye başladı.
Fing an, mich auszulachen.

Sonra ben… Sonra ben gülmeye başladım.
Und dann… Und dann fing ich an zu lachen.

Kendini gülmeye zorlama. Sorun yok.
Es ist ok. Zwing dich nicht, zu lachen.

Sonra bütün seyirciler gülmeye başladı.
Woraufhin das gesamte Publikum zu lachen anfing.

Gülmeye hazır ya da korkudan çığlık atmaya.
Bereit zu lachen oder vor Angst zu schreien.

Öğrenciler gülmeye başlarlar.
Die Studenten beginnen zu lachen.

Bana gülmeye nasıl cüret edersin, seni aşüfte!
Untersteh dich, mich auszulachen, du kleines Flittchen!

Bana ne zaman gülmeye başlarsın?
Wann fängst du an, mich auszulachen?

O gülmeye başladı, ben gülmeye başladım.
Er angefangen zu lachen, ich angefangen zu lachen.

Darren ve ben gülmeye başladık.
Darren und ich haben angefangen zu lachen.

Gülmeye,'' Delilik'', zevke,'' Ne işe yarar?'' dedim.
Zum Lachen sagte ich:"Irrsinn!", und zur Freude:"Was bringt sie schon?".

Bunu söylediğinde annem gülmeye başladı.
Als er das sagte, hat Mom angefangen zu lachen.

Aziz Francis gülmeye çok eğilimliydi.
Der Heilige Franziskus war dem Lachen wohlgesonnen.