Koymaktan Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Ve ağzına bir şeyler koymaktan vazgeç.
Ona dokun Elinizi sırtına koymaktan veya ellerinize hafifçe dokunmaktan korkmayın.
Onu da aday listesine koymaktan.
Bir kaşık şeker koymaktan daha zor bir şey değil.
Ne? Seçim Pokeri oyunu ortaya yığınla para koymaktan ibaret.
Combinations with other parts of speech
Bu, depoya şeker koymaktan daha kötü.
Mülkiyete zarar vermek ve polise karşı koymaktan.
Onu da aday listesine koymaktan memnuniyet duyarız.
Mağara adamı gibi anahtarlarımı bu kâseye koymaktan sıkılmıştım.
Fotoğraflarını internete koymaktan olabildiğince kaçınmak gerekiyor.
Sözde röportaj veprodüksiyon çekimleri albümüne koymaktan korkmayın.
Hepsini kağıda koymaktan daha ilham verici bir şey değil, demek istediğim, bugünlerde'' bulutta''.
Asla kendin için karşı koymaktan korkma.
Buzdolabınızın kapısına, özellikle bozulmaya karşı hassas olan eşyaları koymaktan kaçınırdım.
İki parmak izini çok iyi gösteriyor: sağ işaret… ve baş parmak Şahsen kahveme süt tozu koymaktan nefret ederim ama parmaklarından kalan iz bize muhteşem bi eşleşme verecektir.
Yunanlılar Heraklesin büyük çalışmalarının altına bir ahırın süprüntülerini koymaktan utanmadılar.
Tüm yumurtalarımı aynı sepete koymaktan yorulmuştum.
Çok ince saçlı insanlar,kafa derisine tamamen hindistancevizi yağı koymaktan kaçınmalıdır.
Ben sadece haberin merkezine sadece kendimi koymaktan rahatsızım.
Örneğin, herhangi birşeyi global kapsama koymaktan kaçınmalıyız.
Gördünüz mü? Tamam çocuklar… onu istediğiniz pozisyona koymaktan kesinlikle çekinmeyin, tamam mı?
Belki de bu yüzden Apple cihazlarına açma kapama düğmeleri koymaktan hoşlanmadım hiç.''.
İbrahim Paşa koydu beni hareme.
Sen bagaja koy onu.
Ellerini oraya koy ve sanki beni kaldırıyormuşsun gibi yap.
Koy buraya.
Geri koy beni.
Buzluğa eti koydum, parayı aldım.
Pete, koy onu geriye!
On bini bir köşeye koydum, yani… Buna gerek yok.