Kuzeydeki Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Kuzeydeki çorak topraklarda.
Im nördlichen Ödland.
McCavern ve adamlari kuzeydeki askerkerimiz olacak.
Die Kundgebungen kontrollieren werden unsere Soldaten im Norden sein.
Kuzeydeki duvara gidin.
Begebt euch zur nördlichen Wand.
Yaşındaki Güney Koreli kadın 65 yıl sonra kuzeydeki oğlunu görebilecek.
Eine 92-Jährige Mutter aus Südkorea hat nach 67 Jahren ihren Sohn in Nordkorea wiedergesehen.
Kuzeydeki her çocuk bilir.
Jedes Kind im Norden weiß das.
Önce kuzeydeki uçuruma git.
Gehe zuerst an die nördliche Klippe.
Kuzeydeki sorunlarla ilgili.
Über die Probleme im Norden.
O burada! Kuzeydeki Gansit Binası!
Gansit Building, Nordseite. Er ist da!
Kuzeydeki küçük bir kasabadanım.
Eine kleine Stadt im Norden.
Dokuzlar, kuzeydeki her şeyi siz alırsınız.
Niners, ihr bekommt alles, was nördlich liegt.
Kuzeydeki merdiven boşluğunu al.
Nehmen Sie das nördliche Treppenhaus.
Sally Hammond, kuzeydeki karayolunda ilerliyormuş.
Sally Hammond fuhr nördlich auf der 95.
Kuzeydeki birimlerle temas kur asker.
Kontaktieren Sie die Einheit Nord.
Kilometre kuzeydeki bir hapishanede kalıyoruz.
Wir sind in einem Gefängnis 8 Meilen nördlich.
Kuzeydeki gerçek güç sen olacaksın.
Du wirst die wahre Macht sein im Norden.
Tahliye için kuzeydeki sığınaklara taşınıyoruz Bu kaos.
Es ist Chaos. Wir fahren zu den nördlichen Bunkern, um sie zu evakuieren.
Kuzeydeki kralliktan Prenses Eva.
Prinzessin Eva, aus dem nördlichen Königreich.
Üç bin kilometre kuzeydeki Birani eyaletinde… sorunlar başlamak üzereydi.
Braute sich Ärger zusammen. 3000 km nördlich im Staat Birani.
Kuzeydeki tüm hanelere ihtiyacımız yok.
Wir brauchen nicht jedes Haus im Norden.
Süre sonra Tarsis kuzeydeki bütün dünya ile olan bağantısını kopartmışı.
Bald hatte Tarsis jeden Kontakt mit der nördlichen Welt verloren.
Kuzeydeki büyük vadiyi mi denesek?
Versuchen wir das weite Tal nördlich von hier?
Hokkaido en soğuk ve en kuzeydeki Japon adasıdır ve tartışmasız en iyi toz karını alır.
Hokkaido ist die kälteste und nördlichste Insel Japans und bekommt wohl den besten Pulverschnee.
Kuzeydeki dükkân sahiplerini tehdit ediyorlar.
Sie erpressen Ladenbesitzer im Norden.
Reykjavik, dünyanın en kuzeydeki başkenti, İzlandadaki bilimsel ve ekonomik merkezdir.
Reykjavik ist die nördlichste Hauptstadt der Welt und das wissenschaftliche und wirtschaftliche Zentrum Islands.
O kuzeydeki en büyük takas noktasıydı.
Das war ein großer Handelsstützpunkt im Norden.
Sürdürülebilir Fawkner, Melbourneun kuzeydeki Fawkner banliyösündeki Fawkner Community Houseda aylık gıda ürünleri takası düzenliyor.
Sustainable Fawkner veranstaltet im Fawkner Community House im nördlichen Vorort von Melbourne, Fawkner, monatlich Lebensmittelaustauschprodukte.
Kuzeydeki depoya götür… oralarda oynasın.
Bringen Sie ihn ins Lager im Norden.
Delta, kuzeydeki merdivenlere bak.
Delta, kontrolliert die nördliche Treppe.
Kuzeydeki Labrador Denizinden haberler var.
Es gibt Neuigkeiten von der Nord Labrador See.
İkiniz kuzeydeki yürüyüş parkurunu kontrol edin.
Ihr zwei nehmt den nördlichen Wanderpfad.
Sonuçlar: 562, Zaman: 0.0475

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca