MIMARLIĞIN ne Demek Almanca - Almanca Çeviri S

Mimarlığın Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bu, benim için mimarlığın bir parçası.
Für mich ist das Teil der Architektur.
Bu da mimarlığın bizi fark etmediğimiz yollarla şekillendirmesi demek.
Es bedeutet, dass Architektur uns auf eine Art formt.
Etiket: 100 Binada Mimarlığın Geleceği.
Titel: Die Zukunft der Architektur in 100 Bauwerken.
Estetik, mimarlığın temel ilkelerinden biridir.
Ästhetik ist eines der Hauptprinzipien von Architektur.
Robinson Road House- mimarlığın başyapıtı.
Das Robinson Road House- ein Meisterwerk der Architektur.
Biliyorum, mimarlığın bunu gerçekten söylemesi şok edici.
Ich weiß, es ist schockierend, dass ein Architekt so etwas tatsächlich sagt.
Basit bir çamur barınak bile mimarlığın göstergesidir.
Selbst eine einfache Lehmhütte ist ein Beweis für Architektur.
Mimarlığın ve uygulanan yönlerinin kapsamlı bir incelemesi…[+].
Ein umfassendes Studium der Architektur und ihrer angewandten Aspekte…[+].
Yüzyılda Fransa özellikle de Paris, mimarlığın başkenti sayılmakta idi.
Vor allem im 19. Jahrhundrt war Paris die"Welthauptstadt".
Vitruvius, mimarlığın sanat ve bilim arasındaki bağlantı olduğuna inanıyor.
Vitruvius glaubt, dass Architektur das Bindeglied zwischen Kunst und Wissenschaft ist.
Antik Çağlardan Günümüze Mimarlığın Öyküsü Hep Kitap Jan Gympel.
Geschichte der Architektur von der Antike bis heute von Jan Gympel| Buch| NEU.
Mimarlığın zarafetine, güzelliğine ve zenginliğine katkıda bulunmayı seviyorum.
Ich liebe es, zur Eleganz, Schönheit und dem Reichtum der Architektur beizutragen.
Son yıllarda modern tasarım ve mimarlığın bir parçası oldular.
In den letzten Jahren werden sie ein Teil von dem modernen Design und Architektur.
Bu sanat ve mimarlığın arasındaki bir zirve, yaşayan bir heykel.
Dies ist ein Werk, das auf dem Begegnungspunkt zwischen Kunst und Architektur liegt, eine lebende Skulptur.
Tasarımcı otellerimiz orijinal tasarım, moda,lüks ve mimarlığın mükemmel kombinasyonu.
Unsere Designerhotels sind die perfekte Kombination aus Originaldesign,Fashion, Luxus und Architektur.
Fiona Banks ve ben, modanın ve mimarlığın stile diktiklerini çizdiği açıkça ortaya çıktı.
Fiona Banks und mir wurde schnell klar, dass die Mode und die Architektur den Stil bestimmten.
Mimarlığın işlevsel, yapıcı ve estetik nitelikleri, yani faydaları, gücü ve güzelliği birbiriyle yakından ilişkilidir.
Die funktionalen, konstruktiven und ästhetischen Qualitäten der Architektur, nämlich die Vorteile, Stärken und die Schönheit, sind eng miteinander verbunden.
McGraw-Hill Binasının batı kısmında, mimarlığın tüm sevenler için gizli bir mücevher var.
Im westlichen Teil des McGraw-Hill-Gebäudes gibt es ein verstecktes Juwel für alle Architekturliebhaber.
( Kahkaha) O da şöyle cevapladı,'''' Senin eğitimini ödemek için katkıda bulunuyorlar, başarılı olmanı ve bir gün geri dönüp, köy halkının yaşam kalitesini iyileştirmeni umut ediyorlar.'''' Umut ediyorum ki,bu iş yoluyla halkımı gururlandırmayı başardım ve sizlere köy halkının gücünü kanıtlayabildim ve mimarlığın toplumların kendi geleceklerini şekillendirmek için ilham verici olabileceğini gösterdim.
(Gelächter) Sie antwortete nur:"" Sie tragen dazu bei, deine Ausbildung zu finanzieren, in der Hoffnung, dass du erfolgreich sein wirst und du eines Tages zurückkommst, um zu helfen,die Lebensqualität der Gemeinschaft zu verbessern."" Ich hoffe nun, dass ich meine Gemeinde stolz machen konnte durch diese Arbeit. Und ich hoffe, ich konnte Ihnen die Macht der Gemeinschaft beweisen und Ihnen zeigen, dass Architektur Gemeinschaften inspirieren kann, ihre eigene Zukunft zu gestalten.
Kakatiya döneminde, Telangananın sanat ve mimarlığın gelişimi açısından altın bir döneme tanık olduğu görülmüştür.
In der Kakatiya-Ära erlebte Telangana eine Blütezeit in Bezug auf die Entwicklung von Kunst und Architektur.
Kakatiya döneminde, Telangananın sanat ve mimarlığın gelişimi açısından altın bir döneme tanık olduğu görülmüştür.
In der Kakatiya-Zeit erlebte Telangana eine goldene Periode in Bezug auf die Entwicklung von Kunst und Architektur.
Moses iç savaşın ortasında bile mimarlığın toplumu bir araya getirmenin bir yöntem olabileceği fikrine sımsıkı sarılıyor.
Doch selbst inmitten dieses Bürgerkriegs hielt Moses an seinem Traum fest, dass Architektur die Menschen wieder zueinander bringen kann.
De Architectura adlı eserde Vitruvius, mimarlığın bir bilim dalı olduğu ve rasyonel olarak algılanıp, anlaşılabileceğinden bahsetmiştir.
Vitruvius war bereits in seinem Werk De Archifestgestellt, dass Architektur ist eine Wissenschaft, die rational begriffen werden kann.
Ben Mimar deği.
Ich bin kein Architekt.
Mimar degilim ama yatak odasinin eve dahil oldugundan oldukca eminim.
Ich bin kein Architekt, aber ich bin ziemlich sicher, dass das Schlafzimmer Teil der Wohnung ist.
Mimar Bob.
Bob, der Baumeister.
Mimarı tanıyan bir arkadaşım gizlice maketi bana getirdi.
Dein Wissenschaftsgebäude. Ein Freund, der den Architekten kennt, klaute das Modell für mich.
Mimar Bruandı getirtin.
Schickt nach Bruand, dem Architekten.
Mimar degilim ama… yatak odasinin eve dahil oldugundan oldukca eminim… ki bu da evin garantisinin-.
Ich bin kein Architekt, aber ich bin sicher, mein Schlafzimmer gehört zur Wohnung.
Mimar evleri çizer?
Architekten zeichnen Häuser?
Sonuçlar: 33, Zaman: 0.0265

Farklı Dillerde Mimarlığın

S

Mimarlığın eşanlamlıları

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca