Rafta Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Rafta bir kolye var.
Tarih kitabı rafta.
Her rafta bir tabut olacak.
Diğerleri ise rafta beklemektedir.
Rafta boş bir yer var.
O zamana kadar rafta tutarım.
Üst rafta, kırmızı kâsede.
Çaydanlık burada. Çay da rafta.
Bu birlikler RAFta destekliyordu.
Harika. Bu kopya altı yıldır bu rafta.
Benim rafta oturmamı mı istiyorsun?
Kitap normalde aşağıdaki rafta duruyormuş.
En üst rafta. Arkadaydı baba.
Eğer sadece tozlu bir plak olsaydım rafta.
Bu kuvvetleri RAFta destek veriyordu.
Rafta Billynin yanı başında bolca yerim var çünkü!
Cidden, burada rafta bir düzine var.
Bolca yerim var! Çünkü Billynin hemen yanındaki rafta.
Belki rafta otururdu çünkü o bir oyuncak.
John. Mutfaktaki üst rafta yara bandı var.
Arkadaki rafta ince işçilik malzemeleri var.
Bayağı umutluyum. Bay Radulovitzin rafta iki güzel ayı geçmiş.
Rafta, VIO-H30 küçük bir hoparlör gibi görünüyor.
Bay Radulovitzin rafta iki güzel ayı geçmiş.
Rafta Kuş beyinli, Boşboğaz, Cerrah ve Dikiş mi var?
Dinah Washington Rafta oturmuş tozlanıyor!
İncirli-Beylükdüzü Metro Projesi, yıllardır rafta bekliyor.
Billy rafta yaralandı çünkü benim aptal olduğumu düşünüyordu.
Böyle ürünler bazen bir yıl rafta beklemek zorunda kalırlar.
Billy kendini rafta buldu çünkü benim aptal olduğumu düşünmüştü.