Solumak Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Solumak yok.
Bu seni solumak gibi.
Sıcak İspanyol kız balkonda temiz hava solumak.
Bunu solumak istemezsin.
Nefes alamıyorlar, sadece bu gazı solumak istemiyorlar.
Combinations with other parts of speech
Isimlerle kullanım
Duman solumak istiyordum.
Bu odadaki hiç kimse bir diğeriyle, aynı havayı solumak istemiyor.
Su solumak nasıl bir his?
Bunlarla aynı havayı solumak bile istemiyorum.
Onu solumak idam fermanımız olur.
Temiz dağ havasını solumak… …seks yapmak için.
Yaşamak solumak değil, çalışmaktır.- Jean Jacques Rousseau.
Eski Mobilyaya Yeni Yaşam Solumak- Hangi Renk Boyayacak?
Havayı solumak, kırlarda dolaşmak ve çiçek toplamaya koşmuşlar.
Eski Mobilyaya Yeni Yaşam Solumak- Hangi Renk Boyayacak?
Bu şekilde solumak, size etkili bir şekilde şarkı söylemen gereken nefes kontrolünü sağlar.
Yani, yığılmış paneller evin duvarlarını'' solumak'' ile engellemez.
Köpekler, havayi solumak için burunlarini kullanirlar.
Beş altı gün Burdettele aynı havayı solumak beni katil edebilir.
Stanin DNAlarini solumak da pek faydali olmasa gerek.
Gökyüzünü ve okyanusu görmek… yukarıda olmak… havayı solumak… onunla birlikte olmak istiyorsun.
Bir bebek olarak tozu solumak, astımı önlemeye yardımcı olabilir: Çalışma.
Akciğerlerinizi havayla hızlı bir şekilde doldurmak, şarkı söylerken solumak zorunda olduğunuz yol.
Hepimiz, temiz hava solumak, temiz su içmek istiyoruz.
Toluen solumak sağlığımız için tehlikeli olabilir, bu nedenle bazı önlemler almak gerekir.
Burada oturup temiz hava solumak, cırcır böceği sesi dinlemek.
Uçurumun kenarında dolaşmak,korku solumak demektir. Tehlikeyle dostluk.
Sıcak veya kuru havayı solumak- boğaz aşırıya kaçar ve ses oluşturucu aparat bozulur.
Biz her saniyeyi beraber geçirmek, her havayı beraber solumak ve beraber sevmek istiyorduk bu hayatı.
Sizin gibi insanlarla aynı havayı solumak zorunda olmak daha çok acı veriyor bana.