SORU SORMAYA ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• Fragen zu stellen
• zu fragen

Soru sormaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Tekrar soru sormaya başladı.
Er begann wieder zu fragen.

Konu şu Adalet Bakanlığı çok soru sormaya başladı.
Das Justizministerium fing an, Fragen zu stellen.

( Soru sormaya unutmuşum).
(Hatte vergessen zu fragen…).

Çocuklar soru sormaya bayılırlar.
Kinder lieben es, Fragen zu stellen.

Soru sormaya başlasan iyi edersin.
Du solltest anfangen, Fragen zu stellen.

Çocuklar soru sormaya başlıyor.
Und Kinder fangen an, Fragen zu stellen.

Çocuklar Googledan kaçınmaya ve büyükanne ve büyükbabalara soru sormaya çağırdılar.
Kinder aufgefordert, Google zu vermeiden und Großeltern Fragen zu stellen.

Sadece soru sormaya başla.
Aber fang an, Fragen zu stellen.

Bundan sonra hiç kimse İsaya başka soru sormaya cesaret edemedi.
Danach wagte niemand mehr, Jesus weitere Fragen zu stellen.

Ya soru sormaya başlarlarsa?
Was ist, wenn sie Fragen stellen?

Oğlun çok fazla soru sormaya başladı.
Dein Sohn fängt an, viele Fragen zu stellen.

Kimse soru sormaya cesaret edemiyor.
Niemand traut sich zu fragen.

Baba… Sean çok fazla soru sormaya başladı.
Dad, Sean fängt an, viele Fragen zu stellen.

Sen soru sormaya başladın mı bir kez.
Wenn du mal zu fragen anfängst.

Artık kimse İsaya soru sormaya cesaret edemedi.
Niemand wagte mehr, Jesus zu fragen.

Amy, soru sormaya bir dakika ara verebilir misin?
Hör mal einen Moment auf mit den Fragen.- Amy?

Herkes gibi onun da soru sormaya hakkı var.
Sie hat das Recht, Fragen zu stellen, wie jeder andere.

Çaresizce soru sormaya çalışıyorum ve sen çaresizce yanıt vermemeye çalışıyorsun.
Und du willst auf keinen Fall antworten. Ich will unbedingt Fragen stellen.

Bir süre sonra insanlar soru sormaya başladılar.
Nach einer Weile begannen die Leute Fragen zu stellen.

Şimdi soru sormaya başlıyorsunuz.
Du beginnst jetzt Fragen zu stellen.

Ve bu arada basın da soru sormaya başladı.
Und in der Zwischenzeit, beginnen die Medien, Fragen zu stellen.

Benim de soru sormaya hakkım olduğunu sanıyordum.
Ich darf doch auch Fragen stellen.

Düşünmek ya da soru sormaya ihtiyaç duymuyoruz.
Keine notwendigkeit, fragen zu stellen oder zu denken.

Çocuklar soru sormaya başladığı zaman.
Wenn unsere Kinder anfangen zu fragen.

Bu adinin kayıp ilan çıkar da, gelip buraya soru sormaya falan gelirlerse… olağandışı bir şey olmamış olacak.
Dann gibt es hier Wenn der Ekeltyp dann vermisst wird und jemand Fragen stellt.

Percynin soru sormaya başlamasını mı isterdin?
Willst du, dass Percy zu fragen anfängt?

Yolcular soru sormaya başladı.
Die Fluggäste fangen an, Fragen zu stellen.

Çocuklar soru sormaya başladığı zaman.
Wenn unsere Kinder zu fragen beginnen.

Mcguire soru sormaya başlayacak.
Aber McGuire wird anfangen, Fragen zu stellen.

Sonra da sana soru sormaya başlayacağız.
Und dann fangen wir an, Fragen zu stellen.