TRAMPET ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• Trommelwirbel
• Trompete

Trampet Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Bu da trampet.
Das ist eine Trommel.

Trampet lütfen.
Trommelwirbel, bitte.

Minik trampetçimiz.
Unser kleiner Trommler.

Trampet lütfen!
Ein Trommelwirbel, bitte!

Evladım. Ver trampeti.
Gib mir die Trommel, mein Junge!

Trampetleri duyuyorsunuz?
Hören Sie die Trommeln?

Mutfak. Trampet lütfen.
Die Küche. Trommelwirbel, bitte.

Trampet.- Doğru, peki ya bu?
Korrekt. Was ist das?- Drum.

Bu senin trampetin için.
Ich gebe dir was fur deine Trommel.

Trampet olsa iyi olurdu aslında.
Ein Trommelwirbel wäre nett.

Prensese trampet çalınacak!
Ein Trommelwirbel für die Prinzessin!

Trampetteki adamın çok sağlam.- Dinerral mı?
Dein Mann an der Trommel, er ist cool?

Sıfır gerilim olsa da.- Trampet, lütfen.
Obwohl es null Spannung gibt. Trommelwirbel, bitte.

Artık trampetçi olacağını duydum?
Du wirst jetzt Drummer?

Tek eksik olanlar ışıklar ve trampet herhalde.
Fehlen doch nur noch Blitze und Trommelwirbel.

Şu trampeti bana verirsen ben de sana çikolata vereceğim.
Gib mir die Trommel, ich gebe dir Schokolade.

Bir orkestrada keman çalıyorum… ama aynı zamanda… trampet de çalarım.
Aber ich spiele Trompete… auch noch.

Trampet müziğini klasik müzik ile yer değiştirdik.
Wir haben die Fanfare durch klassische Musik ersetzt.

Çok daha fazla. Ve kendimi, en sonunda, bagetle ve trampetle bir hissediyorum.
Viel mehr. Und endlich fühle ich mich eins mit dem Stick und eins mit der Trommel.

Trampet Fakat görev çağırdığında harekete geçer!
Trompete Aber sie springt sofort auf, wenn die Trompete ruft!

Bir oy farkla, kazananlarımız… Trampet, lütfen. Tommy Ross ve Carrie White!
Mit nur einer Stimme Vorsprung haben gewonnen… Tommy Ross und Carrie White! Trommelwirbel, bitte!

Bu trampet sesini yemek olarak algılasın diye eğitilmiş bir kedi.
Dies ist eine Katze, die trainiert wurde, für Futter auf eine Trompete zu reagieren.

Teksasta İsanın tepenin üzerinden atına binmiş halde trampet çalarak gelmesini bekleyecektir.
Er wartet in Texas darauf, dass Jesus Christus über die Hügel reitet und die Trompete bläst.

Trampet CL: Şimdi, kedinin trampeti bizim duyduğumuz gibi duyduğunu idda etmiyorum.
Trompete CL: Nun sage ich nicht, dass die Katze die Trompete so hört wie wir.

Yine de hiçbir şey beni devre arasında yürüyüş bandosuyla trampet çalmaktan alıkoyamazdı.
Trotzdem hielt mich nichts auf, die Snare in der Marschkapelle in der Halbzeit-Show zu spielen.

Benim mi? trampetler ve'' Te Deum'' ayiniyle harika bir cenazen olacak. -Bando takımları, askerler,?
Soldaten, Fanfaren, einem"Te Deum" und einem Hochamt. -Du bekommst ein wunderbares Begräbnis -Ich?

Birkaç yıl önce, lisedeki birinci yılım öncesinde Foxboro Lisesinin bando takımında trampet çalmak istiyordum, bu gerçekleştirmem gereken bir hayaldi.
Vor ein paar Jahren, vor meinem ersten Jahr auf der High School, wollte ich die Snare in der Foxboro High School Marching Band spielen, ein Traum, den ich einfach verwirklichen musste.

Öncelikle bu trampeti incelemeliydim, nasıl yapıldığına bakıp, şu küçük kulpların ne yaptığına, kapanların ne yaptığına.
Ich musste im Grunde diese eine Trommel ansehen, sehen, wie sie gemacht war, wozu die kleinen Laschen dienen, wozu die Snares dienen.

Esas enstrümanınızla birlikte değilken farkettiğiniz birtakım şeyler inanılmaz ilginç ve trampetin bu küçücük yüzeyi aracılığıyla keşfetmek isteyeceğiniz şeylere dönüşüyor.
Aber es sind die Dinge, die man bemerkt, wenn man nicht gerade sein Instrument spielt die tatsächlich so interessannt werden, und die man auskundschaften möchte durch diese winzig kleine Oberfläche einer Trommel.

Birden sanatçılar trampetten, Funky Meterstan, Ron Carterın bas dizilimine,'' The Price Is Right'' müziğine kadar rastladıkları her şeyi örnekleyebilir duruma geldi.
Plötzlich konnten Künstler all das, was vor ihnen kam, sampeln, von der Snare Drum von den Funky Meters bis hin zur Bassline von Ron Carter, dem Titelsong zu"Der Preis ist heiß.