TROMMLER ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• davulcu
• davulcular

Trommler Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Und die Trommler?
Ya davulcular?

Bin ich Trommler und deine Mutter Tänzerin?
Ben davulcu oldum, annen de dansçı mı?

Unser kleiner Trommler.
Minik trampetçimiz.

Und Ihre Trommler und Pfeifer.
Ve davullarını ve tüfeklerini.

Ihr seid die Trommler.
Siz davulcu ajanlarsınız.

Wo sind der Trommler und die Querflöte?
Davul ve flütün nerede bari?

Unsere jugendlichen Trommler.
Bizim gençler tüpler.

Der Flüchtige Trommler". Von sehr weit weg.
Çok uzaklardan. O'' kaçak davulcu''.

Dolly war bei dem Trommler.
Dolly o davulcuyla beraberdi.

Sein Trommler Tony Allen war unglaublich.
Davulcusu Tony Allen inanılmaz bir adamdı.

Holt die Trommler her.
Şimdi davulcuyu çağıralım.

Du bist doch nicht Chuncho, der Trommler.
Sen kimsin bakalım davulcu çocuk?

Und die Trommler, ist das ebenfalls eine große Ehre?
Peki davulcular? O da büyük bir onur mu?

Ja. Guten Morgen, Trommler.
Tamam! Günaydın davulcular.

Der Trommler erwachte, sah er mit Erstaunen, dass alles vollbracht war.
Davulcu uyandığında tüm işlerin yapılmış olduğunu görünce şaşırdı.

Wegen der A&T-Band bin ich Trommler geworden.
Benim davula başlama sebebim A& T.

Als der Trommler erwachte, sah er mit Erstaunen, daß alles vollbracht war.
Davulcu uyandığında tüm işlerin yapılmış olduğunu görünce şaşırdı.

Caitlin heiratet einen Trommler.
Caitlinin Asyalı bir davulcuyla evleneceğini duydum.

Ich verließ die Trommler und kehrte mit einem breiten Lächeln durch den Wald zurück.
Davulcuları bıraktım ve yüzüme kocaman bir gülümsemeyle ormana geri döndüm.

Musik für ein Apartement und sechs Trommler(2013).
Bir Apartman ve Altı Davulcu için Müzik( 2001).

Die Trommler der Rotröcke machten solchen Lärm, mit Vieh und allem drum und dran, bis wir drinnen waren. dass die Garrison uns nicht bemerkte.
Kırmızı urbalı çalgıcılar o kadar yaygara yapıyordu ki biz içeri girene kadar garnizon sığırlarla falan geldiğimizi anlamadı.

Den Rhythmus, die Stellung, die Harmonie zwischen den Trommlern.
Ritim duruş davullar arasındaki ahenk.

Und dein Geschenk, Kleiner Trommler Gene? Ende des Spotts?
Yanmanın sonu. Hediyen nasıl gidiyor, Küçük Davulcu Gene?

Jede Mannschaft besteht aus 16 Paddlern und einem Trommler.
Her takım 16 kürekçi ve bir davulcudan oluşuyor.

Wir sammeln Geld, Jerry. um diesen Trommlern Pizza zu bestellen.
Jerry. Davulculara pizza göndermek için para topluyoruz.

Mickey Hart ist kein schlechter Maler für einen Trommler.
Mickey Hart bir davulcuya göre fena bir ressam değildir.

Die Trommler der Rotröcke machten solchen Lärm, mit Vieh und allem drum und dran, bis wir drinnen waren. dass die Garrison uns nicht bemerkte.
Şu Kırmızı Urbalı davulcu çocuklar o kadar çok şamata ediyorlardı ki… biz sığırlarla birlikte içeri girene kadar garnizon orada olduğumuzun farkına varmadı.

Ich überlegte, wer nahe genug wohnt, um den Trommler zu hören.
Beyler… Benim hesabıma göre bunlar davulu duyacak kadar yakın yerde yaşayıp çalışıyorlar.

Wir sind darüber hinaus großartige Entertainer in der Pazifikregion und die besten Tänzer und Trommler in Polynesien.
Ayrıca Pasifikin en büyük dansçıları, Polinezyanın en iyi dansçıları ve davulcularıyız.

Bei der Krönung kam Merida zu Pferd an und führte eine Prozession schottischer Trommler und Musiker an, die auf Dudelsäcken spielten.
Meridanın taç giyme töreninde at sırtında bir İskoç davulcuları ve müzisyenlerin gaydalarıyla oynuyordu.