VAAZLARI ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

Vaazları Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Vaazlarını kendine sakla.
Spare dir die Predigt.
Yanımda Fordyceın Vaazları var.
Lch habe die Predigten von Fordyce mit.
Harikadır. Vaazları çok bilgi doludur.
Seine Predigten sind sehr aufschlussreich.
Bu cinayetler onun bize vaazları.
Diese Morde sind seine Predigten an uns.
Babana söyle, vaazları her Pazar daha da iyiye gidiyor.
Sage deinem Vater, dass seine Predigten jeden Sonntag besser werden.
Combinations with other parts of speech
Fiillerle kullanım
Evet. Bu cinayetler onun bize vaazları.
Diese Morde sind seine Predigten an uns.- Ja.
Senin tavsiyelerin ve vaazların da ortada yoktu.
Ohne Ratschläge, ohne Mitleid, ohne Moralpredigten.
Bu Peder Stevensın İncili ve en son vaazları.
Hier ist die Bibel von Vater Stevens und seine letzten Predigten.
Yeni kilisedeki verdiğim tüm vaazları… bu kalemle yazdım.
Ich schrieb jede meiner Predigten in der neuen Kirche mit diesem Stift.
Randolphun vaazları“ Ben Beyaz Olsaydım”, Pazar, 1, 1941 yarış yarışlarında vaaz verdi.
Randolphs Predigt„Wenn ich weiß war“, predigte er am Race Relations Sonntag.
Bu cinayetler onun bize vaazları. -Evet.
Diese Morde sind seine Predigten an uns.- Ja.
Yanımda Fordyceın Vaazları var. Bütün ahlaki konulara güzelce değinen bir kitap.
Ich habe Fordyces Predigten mitgebracht, die auf sehr eingehende Weise jeden Aspekt der moral abhandeIn.
Peki Bay Heinzen bu devrimci vaazları kime veriyor?
Und an wen richtet Herr Heinzen seine revolutionären Moralpredigten?
E gelindiğinde Russellın vaazları 2.000 gazetede basılıp toplam 15.000.000 kişi tarafından okundu.
Errechnete man, daß Russells Predigten durch 2 000 Zeitungen 15 000 000 Leser erreichten.
Vaazları ile dikkati çekmiş olan Hırimyan, 1869 yılında İstanbulda Ermeni Patriği seçilmiştir.
Hirimyan weckte mit seinen Predigten Interesse und wurde 1869 in Istanbul zum armenischen Patriarchen gewählt.
Çünkü Manevi Babanın vaazları sıradan papazlarınkinden farklıydı.
Weil die Predigten des Geistlichen Vaters anders sind als die normaler Pfarrer.
Onun vaazları hayvanların yırtılmasıyla şehitliğe mahkum edildi, ama yırtıcılar Nazariiye dokunmadı.
Denn seine Predigten wurden durch das Zerreißen von Tieren zum Martyrium verurteilt, aber Räuber berührten Nazarii nicht.
Babanın vaazları şehirlilere iyi geliyordu, lakin, insan kendini ekinle hasada adadı mı bir kere, duyduğun sadece mehtabın sesi oluyor.
Die Predigten deines Vaters waren gut geeignet für Städter, hört man die Stimme des Mondes. aber sobald man sich dem Säen und Ernten verschreibt.
Bugünkü vaazın konusunun ne olması gerektiğinden emin değilim.
Ich bin nicht sicher, was das Thema meiner heutigen Predigt sein sollte.
Vaaz bitti Cudney.
Die Predigt ist vorbei.
Bugün vaaz yok.
Heute gibt es keine Predigt.
Vaaz dinlemek istiyorsan… papaza gidebilirsin.
Wenn du dir'ne Predigt anhören willst.
Vaazını kendine sakla, rahip.
Spar dir die Predigt, Pfaffe.
Vaaz için teşekkürler.
Danke für die Predigt.
Ve vaaz burada biter.
Und an dieser Stelle endet die Predigt.
Vaaza ihtiyacım yok Denise.
Ich brauche die Standpauke nicht, Denise.
Belki vaaz bile dinleyebilirsin.
Vielleicht gibt's sogar eine Predigt.
Vaazını kendine sakla.
Spare dir die Predigt.
Vaaz değil.
Keine Moralpredigt.
Vaazım kendi kendini yazacak değil.
Die Predigt schreibt sich nicht von allein.
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.0262

Farklı Dillerde Vaazları

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca