YIYECEĞIN ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• Essen
• der Nahrung
• Lebensmittel
• Speisen
• das Futter

Yiyeceğin Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Yiyeceğin Fıkraları.
Lebensmittel Witze.

Yeterince yiyeceğin var burada.
Du hast genug zu essen hier.

Yiyeceğin var mı?
Haben Sie was zu essen?

Yeterince suyun… ve, ee, yiyeceğin var.
Du hast genug Wasser und Essen.

Yiyeceğin şey herşey olabilir.
Was Essen alles sein kann.

Yeterince suyun… ve, ee, yiyeceğin var.
Es gibt genug Wasser… und Essen.

Yiyeceğin var, lanet olası!
Du hast Essen, verdammt noch mal!

Bedava aldığımız yiyeceğin bir karşılığı olmalı.
Das koennte der preis fuer freies essen sien.

Yiyeceğin pazarlanma yolunu bir düşünün.
Essen wird vermarktet.

Kilo vermek için yiyeceğin alkolle değiştirilmesi.
Lebensmittel durch Alkohol ersetzen, um Gewicht zu verlieren.

Yiyeceğin düşüncesi bile beni tiksindiriyor.
Der Gedanke an Essen widert mich an..

Bize yetecek kadar yiyeceğin olmayacağı gün yaklaşıyor.
Irgendwann wird es nicht mehr genug Essen für alle geben.

Yiyeceğin varsa masaya koy ki herkes paylaşsın.
Legt euer Essen auf den Tisch, damit alle etwas davon haben.

Ve oradaki insanlar, yiyeceğin sizden geldiğini biliyor.
Und die Leute da wissen, dass die Nahrung von Euch kommt.

Yiyeceğin bir parça kara lahana karnını mı şişirecek?
Weil du zu aufgebläht sein wirst von dem Kohl, den du isst?

Ekşi bir tat veya yiyeceğin ağzınıza geri gelmesi hissi.
Ein saurer Geschmack oder ein Gefühl von Lebensmitteln Wiedereinstieg in den Mund.

Hapishane kafeteryasının tepsisinde olacak! Yoksa yiyeceğin bir sonraki lazanya.
Oder die nächste Lasagne müssen Sie aus einer Plastikschüssel in einer Gefängniskantine essen.

Hiçbir yiyeceğin hazırına koşmayalım!
Kein Essen in Ufernähe bereiten!

Bunun yerine, bağışıklık sistemi onun tarafından tetiklenir ve yiyeceğin yeniden tanıtıldığı zaman tepki vermeyi öğrenir.
Stattdessen wird das Immunsystem von ihm ausgelöst und lernt jedes Mal zu reagieren, wenn das Futter wieder eingeführt wird.

Ve, ee, yiyeceğin var. Yeterince suyun.
Du hast genug Wasser und Essen.

Fareler hemen bir önceki seferde yiyeceğin olduğu kapıya gidiyorlardı.
Die Ratten liefen sofort zu der Tür, hinter der beim vorigen Mal das Futter gewesen war.

Ve, ee, yiyeceğin var. Yeterince suyun.
Es gibt genug Wasser… und Essen.

Yiyeceklerin üzerine yağ eklendiğinde, yiyeceğin mevcut kalorisi iki-üç kat artabilir.
Wenn Fett in der Nahrung enthalten ist, kann die gegenwärtige Kalorien der Nahrung um 2 bis 3 mal zunehmen.

Artık yiyeceğin bana faydası olmaz Hugo.
Essen wird mir nicht helfen, Hugo.

Tevratın indirilmesinden önce, İsrailin( Yakubun) kendisine haram kıldıkları dışında, yiyeceğin her türlüsü İsrailoğullarına helal idi.
Alle Speisen waren den Kindern Isra'ils erlaubt außer dem, was Isra'il sich selbst verbot, bevor die Tora offenbart wurde.

Gerçek yiyeceğin daha besleyici olduğunu düşünürdü.
Richtiges Essen war ihr wichtig.

Tarımsal ürün veya yiyeceğin özelliğine işaret etmeli.
Die besonderen Merkmale des Agrarerzeugnisses oder Lebensmittels zum Ausdruck bringen.

Bu, o yiyeceğin küçük bir miktarının çok sayıda kaloriye sahip olduğu anlamına gelir.
Dies bedeutet, dass ein kleines Volumen dieses Essens eine große Anzahl von Kalorien hat.

Ancak bu fiks menüler pek çok yiyeceğin israf olduğu konusunda eleştiriliyor.
Naturschützer kritisieren, dass zu viele Lebensmittel verschwendet werden.

Ye, yiyeceğin tadına bak ve yine de sen bir izleyi ci olduğunu hatırla.
Iss und schmecke dein Essen, und sei dir dabei bewusst, dass du der Zuschauer bist.