BIR EĞILIM ne Demek Ingilizce - Ingilizce Çeviri

• trend
• tendency
• an inclination
• predisposition
• proclivity

Bir eğilim Turkce kullanımına örnekler ve bunların Ingilizce çevirileri

İğrenç bir eğilim, değil mi?
Disgusting proclivity, isn't it?

Bir eğilim belirlemeye çalışmak zor.
Trying to pick a trend is difficult.

Buna rağmen, daha da modern bir eğilim var.
There's a still more modern trend.

Bunun bir eğilim olduğunu sanmıyorum.
I don't think it's a trend.

Lardan daha tehlikeli bir eğilim”.
A more dangerous tendency than the one in 90s.

Için bir eğilim olduğunu gösterir.
All this does is it just shows a proclivity.

Bu müzikal filmlere bir eğilim başlatacak.
This will start a trend in musical pictures.

Nasıl bir eğilim haline geldiğini göreceksin.
You will see how it becomes a trend.

Çünkü benim bölümümde suçlu rolü yapmak gibi bir eğilim yoktu.
Cause there was no propensity to commit a criminal act on my part.

Bu gece epey bir eğilim olduğu gibi gözüküyor.
It seems to be quite a trend tonight.

Bu tür cihazlarda uzaktan kumanda kullanmaya yönelik bir eğilim var.
There's a trend toward using remote control to set off these devices.

İskenderin doğal bir eğilim gibi tekme yönlendirmek.
Alexander's natural tendency to kick like a steer.

Yani diyorsunuz ki, XYY kombinasyonu şiddete bir eğilim gösteriyor.
So what you're saying is, this X-Y-Y pattern indicates a tendency toward violence.

Eğer bir eğilim belirlerse, Bu küçük bir şey değil.
It's not a small thing if this sets a trend.

Kontes Monsieur Böhmerin sinirsel bir eğilim adamı olduğunu biliyordu.
The countess knew Monsieur Bohmer to be a man of nervous disposition.

Çapraz ortaklıklar kaldırılmış ve Anglo-Sakson tarzı kurumsal yönetime yönelik bir eğilim vardır.
Cross-shareholding has been abolished and there is a trend towards an Anglo-Saxon style of corporate governance.

Sapıklığa doğru bir eğilim, hatta şiddet içeren davranışlar.
Tendency toward aberrant, even violent behavior.

Bir eğilim var, ki ben de herkes kadar suçluyum,… burada yardım etmek için uğraştığımız insanlarla aramıza duvar örüyoruz.
There's a tendency-- and I'm as guilty as anyone-- to wall ourselves up from the people we're here to help.

Bu gezegendeki her bir eğilim için bir de karşı-eğilim var.
For every trend on this planet, there's a counter-trend.

BM uzmanları bu anketleri kendi veritabanlarına ekledikten sonra ileri matematik formülleri yardımı ile bir eğilim çizgisi oluşturuyorlar, bu çizgi şuna benziyor.
And when the experts in the U.N. have got these surveys in place in their database, then they use advanced mathematical formulas to produce a trend line, and the trend line looks like this.

Bu gezegendeki her bir eğilim için bir de karşı-eğilim var.
It's very slow. For every trend on this planet, there's a counter-trend.

Okyanuslarda, mercanlardan çok uzaktaki yeni bir eğilim ise çok daha tehlikeli.
Another recent trend in the oceans, far beyond coral reefs, is even more dangerous.

Yargıya güven konusunda olumsuz bir eğilim görülürken, polis, hükümet ve seçim dürüstlüğü konusunda görüşlerde ayrılık kaydedildi.
The trend was negative when it came to the reliability of the judiciary, while opinions were split regarding the police, government and electoral integrity.

Teşvik edilmesi gereken bir eğilim olduğunu düşünmüyorum, ya sen?
I hardly think that's an inclination that should be encouraged, do you?

Ve ben anlarsınız öyle bir eğilim içindeyse kendisiyle çıkabilirim.
And that I'm you know available for dates if he should feel so inclined.

Teşvik edilmesi gereken bir eğilim olduğunu düşünmüyorum, ya sen?
That should be encouraged in modern society, do you? I hardly think that's an inclination.

DNA testleri canlanmaya dönüştüren hiç bir genetik eğilim göstermedi.
DNA testing has shown no genetic predisposition.

DNA testleri canlanmaya dönüştüren hiç bir genetik eğilim göstermedi.
No genetic predisposition DNA testing has shown.

Ancak'' Spartacus'' ismi yanlış bir siyasi eğilim veriyor.
But the name"Spartacus" gives it an incorrect political tendency.

Saldırganlık, doğal bir insani eğilim, sen ve ben bunu başka bir şekilde çözsek bile.
Aggression is a natural human tendency, though you and me come by it another way.