KAPÜŞONU ne Demek Ingilizce - Ingilizce Çeviri

• hood
• hoodie

Kapüşonu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Ingilizce çevirileri

Kapüşonu vardı.
He had a hood.

Kader kapüşonu!
Destiny hoodie!

Kapüşonu vardı.
Had a hoodie on.

Vay. Kader kapüşonu!
Destiny hoodie! Whoa!

Ama o kapüşonu tak mutlaka.
Put the hoodie up.

Bu kapüşon bir zaman kapüşonu olsaydı.
Would that this hoodie were a time hoodie.

Kapüşonu vardı. Siyah renk.
It's black. Had a hood.

Jessienin kapüşonu bu!
It's Jessie's hoodie!

Kapüşonu kaldırmış, yüzünü göremiyorum.
Can't see the face. Hood's up.

Gerçi seni Whitmore kapüşonu içinde de görmüyorum.
Yet I don't see you in a Whitmore hoodie, either.

Kapüşonu vardı ve kafasını eğiyordu.
He had a hood on and he kept his head down.

Gerçi seni Whitmore kapüşonu içinde de görmüyorum.
And yet I don't see you in a Whitmore hoodie either.

Her gü aynı kapüşonu giyiyor olma sebebin gibi. Neden bahsediyorsun?
Like why you wear that same hoodie every day?

Evet Guy? Bana bir Deeby Macc kapüşonu ve yeni eldivenlerden getir?
Bring me a Deeby Macc hoodie and a pair of the new gloves. Yes, Guy?

Conversei ve kapüşonu arada sırada çıkarsan senin kız olduğunu anlayacaklar.
Maybe ditch the Converse and hoodie once in a while, and let people see you're a girl.

Dün gece John bana kapüşonu neden ona geri vermediğimi sordu.
Last night, John basically asked me why I haven't given him the hood back.

Aradaki fark kapüşonu giymeyi ben istedim Oliver.
Difference was I wanted to put on the hood, Oliver.

Aradaki fark kapüşonu giymeyi ben istedim Oliver.
To put on the hood, Oliver. Difference was I wanted.

Dün gece John bana kapüşonu neden ona geri vermediğimi sordu.
Why I haven't given him the hood back. Last night, John basically asked me.

Evet, John daha önce kapüşonu takmıştı ama… şu an ne işe yarar bilmiyorum.
John's put on the hood before, but I don't see how that's gonna work now, Well, yeah.

Evet, John daha önce kapüşonu takmıştı ama… şu an ne işe yarar bilmiyorum.
But I don't see how that's gonna work now, Well, yeah, I mean, John's put on the hood on before.

Evet, John daha önce kapüşonu takmıştı ama… şu an ne işe yarar bilmiyorum.
John's put on the hood before, Well, yeah. but I don't see how that's gonna work now, not with photographic evidence.

Evet, John daha önce kapüşonu takmıştı ama… şu an ne işe yarar bilmiyorum.
John's put on the hood before, but I don't see how that's gonna work now, Well, yeah. not with photographic evidence.

Evet, John daha önce kapüşonu takmıştı ama… şu an ne işe yarar bilmiyorum.
John's put on the hood before, not with photographic evidence. but I don't see how that's gonna work now, Well, yeah.

Evet, John daha önce kapüşonu takmıştı ama… şu an ne işe yarar bilmiyorum.
But I don't see how that's gonna work now, Well, yeah. I mean, John's put on the hood before, not with photographic evidence.

Evet, John daha önce kapüşonu takmıştı ama… şu an ne işe yarar bilmiyorum.
But I don't see how that's gonna work now, Well, yeah. not with photographic evidence. I mean, John's put on the hood before.

Çünkü geçen hafta, o kapüşonu… yargıç, jüri ve cellat olarak kullandı diye… hepiniz çok kızmıştınız.
Because last week, all of you were pissed when you found out that The Hood used to play judge, jury, and executioner.

Dinle. Geçtiğimiz iki ay iyiydi… ama kapüşonu bana vermek yerine Ciscoya bana yeni bir kostüm yaptırdın.
Listen. good--but instead of giving me back the hood, you have had Cisco make me a new suit. I have been good for the past two months.

Evet, yani daha önce John giymişti kapüşonu… ama fotoğraflı kanıt olmadan… bunun şimdi ne işe yarayacağını göremiyorum.
Not with photographic evidence. Well, yeah, I mean, John's put on the hood on before, but I don't see how that's gonna work now.

Evet, yani daha önce John giymişti kapüşonu… ama fotoğraflı kanıt olmadan… bunun şimdi ne işe yarayacağını göremiyorum.
Not with photographic evidence. but I don't see how that's gonna work now, Well, yeah, I mean, John's put on the hood on before.