Bizzat Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Bizzat ben çaldım.
Bunu sen bizzat söyledin ya.
Bizzat ben çalmıştım.
Sözleri bizzat ben yazdım.
Bizzat sen söylemiştin.
İnsanlar da tercüme ediyor
Bunu senin bizzat yaşaman gerekir.
Bizzat ben yaptım, adıda Z kovucu.
Hakkınızdaki kararı bizzat, Tanrılar verecek.
Kirkle bizzat ilgileneceğim Harold.
Gümüşlüğü 3 kez bizzat kontrol ettim.
Oraya bizzat gideceğim.
Sonra bana geri gel, Yoksa seni bizzat öldürürüm.
Oraya bizzat gideceğiz.
Bu iş bittiği zaman, kitabı bizzat ben yok edeceğim.
Yarın, bizzat ben oraya gideceğim.
Efendi'' Martı'', bize hangi bilgileri vereceğine bizzat karar verir.
Bizzat yakından gözlemlememiz gerekecek.
Senin güvenliğinle bizzat ben ilgileneceğim.
Işi bizzat öğrencilerimize öğretecek.
Frank País, bu adamları Fidele bizzat teslim etmemi söyledi!
Sizden bizzat özür dilenmesi gerektiğini düşündüm.
Yani bu isimleri bizzat kendileri vermişlerdir.
Bizzat Winston Churchillden alıntı yapayım;'' Bu bir son değil.
Bir komutanla veya belki de bizzat Lord Murrayle konuşabilir miyim?
Carter…- Bak, bizzat ben bakardım ama erişimimi aldılar biliyorsun.
Bu cezalandırma biçimini Pei Hong bizzat icat etmiş merhum İmparatorun kullanması için.
Kraliçenin bizzat beni ziyaret etmesi çok şaşırtıcı hatta onurlandırıcı.
Dahası, en iyi strateji bizzat hastanenin hatasını aramak olacak gibi görünüyor.
Ama o adamla bizzat tanışma fırsatını buldum… Bay Wynn.
Suçlu olmak, sizi bizzat devlet tarafından kötü muameleye maruz bırakır.