Hiddet Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Gece Hiddeti!
Hiddet ise başgardiyan.
Çok fazla hiddet!
Bu hiddet değil.
Vay, bu ne hiddet!
Acı, hiddet, üzüntü.
Haset mi yoksa hiddet mi?
Onun hiddetinden kork.
Ben de sendeki hiddet yok.
Hiddet, keder, ıstırap ve ölüm.
Öfke ve hiddet dolu.
Tek duyduğum öfke ve hiddet.
Öfke ve hiddet, sinir yeniden doğar.
Şimdiye dek 6 dakikalık hiddet.
Ari Gold, hiddetli yumrukların var!
Görmek istediğin hiddet bu mu!
Öfke, hiddet… şeytan, onlar bu odada.
Ölümcül günahlardan kıskançlık ve hiddet.
Ama o zaman bile hiddet dolu bir çocuktu.
Hiddet sadece iyi olduğum günlerde ortaya çıkıyor.
Mantık ve kuvvet, hiddet ve tutkuyla birleşti.
Hiddetli fırtına, seni Sinuessaya göndermemi engelliyor.
İçindeki öfke o hiddet. Bunları kayıp mı ettin?
Aşkı düşündüklerinde ıstırap, kızgınlık hatta hiddet anılarına maruz kalırlar.
O zaman hiddetini kendine yöneltip bu işi bitirmeli.
Hayır, bildiğim tek şey kaza sırasında tüm bu hiddet onu daha iyi yaptığı.
Hiddet ve gazap, Kara Ejderin sahip olduğu taşta toplanmış ejderin yeniden uyanmasını beklemektedir.
Tüm bu öfke tüm bu hiddet kaybımı saklamak içinmiş.
Bu ürünler havadaki hiddet miktarını azaltacaktır, veya belirlenen alan girmesini alerjenleri tutmak için bir engel olarak çalışmak.
Şu an hissettiğin her şey; bu hiddet… kaybetmişlik hissi aslında gerçek değil.