Kokusu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Korkunun kokusu bu.
Kokusu berbat olurdu.
Bu onun kokusu.
Kokusu buraya kadar geliyor.
Sıçan kokusu… -Hadi yürü.
Combinations with other parts of speech
Fiillerle kullanım
Daha
Kokusu için diyecek çok bişey yok.
Üzerinde biraz bebek kokusu var.
Balık kokusu algılıyorum.
Gençlerin kusmuğunun ekşi kokusu hala burnumda.
Savaş kokusu, Binbaşı Grau.
Ruhu gitmiş, ama kokusu kalmış.
Kokusu şimdiden çıkmaya başladı:.
Parfümünün kokusu bütün evi sarıvermişti.
Kokusu da çöp varili gibiydi.
Tamamen açtığı zaman, kokusu… Nefesini kesecek.
Onların kokusu başka hiçbir şeye benzemez.
Kalçalarının kıvrımı ve o güzelim göğüslerin kokusu!
Ve kokusu duvarların silinmesi ile çıkabilir mi.
Selvi ağaçları ve narenciye kokusu ülke çapında yayılmıştır.
Taşak kokusu değil oğlum, ruhumun yağı o.
Tamamen bunaldım, firmanın yeni kokusu Kenzo Worldün yeni duyurusunu izliyorum.
Kokusu bana Niveanın klasik krem kokusunu hatırlatıyor.
Kadınların kokusu nasıldır hatırlayamıyorum bile.
Kokusu kekre bir sirkemsi… bezelimsi… lazımlık gibi sanki.
Saç spreyi kokusu, Meyve aromalı sakız ve tekila.
Kadınların kokusu çok karmaşıktır, anladınız mı?
Chanelin Kokusu'' adlı projemiz üzerine düşünüp duruyorum.
Umut verici kokusu yok ama kurbağalar da yemek yemeli.
Bu şehrin kokusu Tanrının burnuna gitti ve Onu iğrendirdi.
Çamaşır suyu kokusu da hâlâ burada, bir şey gizlemeye çalışıyormuşsunuz gibi.