Pes edip Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Pes edip, ayrılıyor.
Olmaz! Böyle pes edip, bırakamazsın.
Pes edip evimize dönelim.
Neden artık pes edip yarın.
Pes edip güneş saatinin olduğu yere düştüm.
Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Birinci fare çabucak pes edip boğulmuş.
Belki pes edip eve gitmiştir.
Madeleine başka çaresi olmadığından, pes edip yavaşça gözlerini açtı.
Nihayet pes edip işi kabul ettim.
Bana o kadar kızdın ki sonunda pes edip uyumana izin verdim.
Sonunda pes edip geçen gün duş aldım.
Onların yavaş yavaş kanını çekiyor, ta ki pes edip konuşana ya da ölene kadar.
Pes edip bu davadan çekilecektim.
Ailesi sonunda pes edip onu eve getirmiş.
Pes edip kaderine razı olursan düzenleyebilirim.
Ne yapacağım, pes edip öleyim mi?
Yani pes edip eve mi dönüyorsun?
Peki sonra ne yaparız? Pes edip geri mi döneriz?
Pes edip dönmek istiyorsun, değil mi?
Senin ne zaman pes edip evine gideceğinle ilgili bir bahis.
Pes edip kaçınılmaz olanı mı bekleyeceksin yani?
Klan üyeleri pes edip evlerine gittiklerinde Dion onları takip ettirdi.
Pes edip yalanlarına inanmak o kadar kolay olurdu ki.
Demek pes edip emeklilik sakalını kestin.
Pes edip boşanan diğer aptallar gibi olmamamızdan gurur duydum.
Belki de pes edip hakkında çok şey duyduğum şu kristal methi bir denemeliyim.
Ama pes edip her şeyi bize vermeye karar verdi.
Ama pes edip bir şey demezsem bir süre sonra heyecanını kaybediyor.
O gençler pes edip yardım istediğinde onları dinlemeli ve bir cevap vermelisin.
Demek istediğim şu ki, neden pes edip basına onların tarafına geçmeden önce bir açıklama yapmıyoruz, sen cephane toplamadan önce, manzarada büyük bir değişiklik yapma şansını kullanmadan önce.