Yokuş Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Evet, yokuş.
Bu yokuşu görmelisin.
Burada hiç yokuş yok.
İlk yokuş çok yüksek.
Bu da ne dik yokuş.
İnsanlar da tercüme ediyor
Avrupa, yokuş aşağı….
Güzel, sağlam bir yokuş.
Bir yokuş daha beni bekliyordu.
Bu şehirde çok yokuş var.
O gün yokuş yukarı çıkıyorduk.
Lake Forestta öylesine Yahudi yokuşu denir.
Yokuş aşağı olduğundan sorun yok.
Buradan sağa dönüp yokuş yukarı çıkalım.
Arabam da yokuş yukarı çıkaramıyor işte.
Bu yol kısa, fakat biraz yokuş.
Şehrin tek yokuş çıkacağınız yeri burası.
Kötülük hızlı çünkü yokuş aşağı gidiyor''.
Yokuş yollardan geçer hayallerim sınanırcasına!
Yürü, yürü, buluşun yokuş için yeterli değilmiş.
Yokuş yukarıydı… derken, arkadaşın Benjy ile karşılaştık.
Merkezdeki o uzun yokuş, en hassas oldukları nokta orası.
Konsolosluğa dönmenin en hızlı yolu ama bu yokuştan nefret ediyorum.
Ama sen onları yokuş idmanı için kullanabilirsin, değil mi?
Kafamla zemin arasında sadece hükümetin plastiği ile yokuş aşağıya… inmem doğru olur mu bilmiyorum.
Bir adam yokuş yukarı araba sürüyormuş ve yolda bir domuz görmüş.
Zavaşa zorlayacağız… ordusunu bölmek ve yokuş yukarı dövüşmek zorunda kalacak.
Yokuş aşağı giden kurdeleli uzun beyaz yoldaki güneş ışığı pencere pervazının etrafına sarılan kadifemsi akasmalar seni hâlâ bekliyorlar.
Chloeden sonra onun ölümünden sonra yokuş aşağı hızlı bir şekilde kötüleşmeye başladı, Michael.
O sizin kim bir maraton katıldı, dik bir yokuş aşağı Kayak yarışmalarında katıldı veya yaklaşık 90 dakika boyunca etkin olmasını gerektiren futbol oynadı bu bunu yapmak için enerji ve dayanıklılık çok ihtiyacı gerçeği kanıtlamak.
Ama asıl önemli olan iki tür problemdir-- dağda gerçekleşen, öngöremediğiniz fakat üstesinden gelebileceğiniz,örneğin buzlanmış yokuş gibi problemler ve öngöremediğiniz ve üstesinden gelemeyeceğiniz problemler, örneğin ani bir kar fırtınası ya da bir çığ ya da havada bir değişiklik.