MIKROFONLAR Meaning in English - translations and usage examples

• microphones
• mikes
• mics
• mic
• microphone

Examples of using Mikrofonlar in Turkish and their translations into English

Gizli mikrofonlar.
Hidden mics.

Mikrofonlar kapandı.
The mic's off.

Ve tüm mikrofonlar.
And all Mics.

Mikrofonlar çalışıyor.
The mic works.

Peki, tüm mikrofonlar.
Well, all microphone.

Mikrofonlar hala açıktı.
Your Mic was still on.

Kulaklıklar, mikrofonlar falan.
You know, the headphones, the microphone.

Mikrofonlar kafesin içinde.
Mics are in the cage.

Tamam, bütün mikrofonlar çalışıyor, hazırım.
Okay, all mikes are operational.

Mikrofonlar çalışıyor. Adamım.
The mic works. My man.

Tamam, bütün mikrofonlar çalışıyor, hazırım.
Okay- all mikes are operational. I'm set here.

Mikrofonlar zaten oradaydı.
The mikes were already there.

DJay, kullandığımız mikrofonlar, geniş diyaframlı mikrofonlar.
Djay, the mikes we using, they got a wider pattern.

Mikrofonlar ve kameralar çalışıyor.
Mikes and cameras are hot.

Gizli kablolar, gizli kameralar lazerli mikrofonlar, adını siz koyun.
Retaps, hidden cameras, laser mics, you name it.

Önce mikrofonlar ve sondalar.
Mikes and probes first.

Paramız yok. Gösteriler yapıyorum, kameralar ve mikrofonlar geliyor.
So I stage stunts, and cameras come and microphones come, We don't have any money.

Adamım. Mikrofonlar çalışıyor.
The mic works. My man.

Mikrofonlar kontrol ediyorum. Ne diyorsun?
I check mikes. What do you say?

Uzaktan kumandalı kameralar, mikrofonlar… yarım düzine adamla 24 saat gözetleme.
Half-a-dozen guys working surveillance 24 hours. Remote cameras, microphones.

Mikrofonlar Kelly LeBrocktan daha ateşli.
Those mics are hotter than Kelly LeBrock.

Gözetim kameraları kablosuz mikrofonlar ve taşınabilir kablosuz kayıt monitörü.
Surveillance cameras, wireless mics, and a portable wireless recorder monitor.

Mikrofonlar alev alıyor, şerit değiştiriyorum§.
Mics are flamin' I'm lanes are changing§.

Kusura bakma, amigo kızlar konuşuyordu ve şu mikrofonlar her yerde, her şeyi topluyor.
Sorry, the cheerleaders were talking, and the microphone picks everything up.

Cekette mikrofonlar var, içine dikilmiş.
There's mikes in this jacket, stitched in.

Mikrofonlar. Orada Bubberın yanında biri var.
Microphones. There is someone out on the ledge with bubber.

Kamera ve mikrofonlar dışarıda olacak.
Cameras and mikes on exterior.

Bu mikrofonlar çok ucuz. Sadece yakın kayıtta kaliteli yayın yapar.
These mikes are pretty cheap, but they give a near-broadcast-quality recording.

Yüz fentanil mikrofonlar, propofol bir tarafı ile.
A hundred mics of fentanyl, with a side of propofol.

Bakalım mikrofonlar bir şey yakalamış mı?
Let's see if there's anything on the mikes.