SORULARIMA CEVAP Meaning in English - translations and usage examples

• answer my questions
• answers
• answer
• answering my questions

Examples of using Sorularıma cevap in Turkish and their translations into English

Sorularıma cevap istiyorum.
I want answers.

Orada benim sorularıma cevap yok.
There are no answers for me there.

Sorularıma cevap verin.
Answer my questions.

O sürtükten sorularıma cevap istiyorum.
I want the bitch he answers to.

Sorularıma cevap arıyorum.
Looking for answers.

Neden kimse sorularıma cevap veremiyor?
Why can't anybody answer my questions?

Sorularıma cevap alacağım.
Getting some answers.

İşte bu yüzden sorularıma cevap aramıyorum.
It's why I don't look for answers.

Sorularıma cevap alamıyorum.
I can't get an answer.

Bayan Leonard, sorularıma cevap verir misiniz?
Leonard, can you answer my questions?

Sorularıma cevap ver yeter.
Just answer my questions.

Kahveme krema ve sorularıma cevap istiyorum.
I need a little cream for my coffee and some answers.

Sorularıma cevap istiyorum bebeğim.
I just want answers, baby.

Uyanmanı bekledim ki sorularıma cevap veresin. Ben.
Waiting for you to wake up so you can give me some answers.

Sorularıma cevap vermeye başlasan iyi olur.
You better start answering my questions.

Daha güvenmedim. Sorularıma cevap verirsen güvenebilirim.
I haven't… yet. But answer my questions, and I might.

Sorularıma cevap verme vaktiniz başladı.
It's time you start answering my questions.

Şansıma bugün senden sorularıma cevap almaktan başka işim yok.
It's a good thing I have nothing to do today except get answers out of you.

Sorularıma cevap verirsen iyi polisle muhatap olursun.
Answer my questions, you get the good cop.

Eğer kızın başına gelecekleri umursuyorsan, sorularıma cevap versen iyi olur!
If you care what happens to the girl, you would better answer me!

Sadece sorularıma cevap ver.
Just answer my questions.

Sorularıma cevap vereceksiniz, Binbaşı Matsuoda.
You're gonna answer my questions, Major Matsuoda.

Hayır. Sorularıma cevap verebilir.
No. She can answer my questions.

Sorularıma cevap verirsen güvenebilirim. Daha güvenmedim.
But answer my questions, and I might. I haven't… yet.

Sadece sorularıma cevap verin, Yüzbaşı.
Just answer my questions, Captain.

O zaman, sorularıma cevap vermekte zorlanır.
He will find it tough answering my questions.

Belki de sorularıma cevap verebilecek tek kişi odur.
Maybe she's the only one who can answer my questions.

İyisi mi sorularıma cevap ver yoksa bu oteli yörüngeye oturtacağım.
You better answer my questions, or I'm gonna put that hotel into orbit.

Siz benim sorularıma cevap verirseniz, ben de sizinkileri cevaplayacağım.
If you answer mine. I tell you what, I will answer your questions.

Neyse ki sorularıma cevap bulmamda bana yardımcı olacak kişileri tanıyordum.
Fortunately, I knew just the people to help me find the answers.