Examples of using Yazmaya in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Yazmaya azimle başladı.
Tallis! Kapı! Yazmaya çalıştım!
Ne yazmaya? Bilmiyorum, bir kitap?
Büyük oranda yazmaya takıntılıyım ben.
Kendisi 12 yaşın şarkı sözü yazmaya başladı.
Combinations with other parts of speech
Öykü yazmaya 1980li yıllarda başladı.
Ve doktor da ilaç yazmaya devam etti.
Sen yazmaya devam et, ben bir saate dönerim. Çabuk.
O gece ilk e-mailimi yazmaya çalıştım.
Kendi sözcüklerini hissetmeye başladığında onları yazmaya başla.
Keskin bir mektup yazmaya mecburum şimdi.
O ayakkabıyı üç yıl önce yazmaya başladık.
Hayır, Londrada yazmaya başladığım bir şeydi. Hayır?
Bu yüzden onlar için yeni bir hikâye yazmaya başladım.
Hayır, Londrada yazmaya başladığım bir şeydi. Hayır.
Tavsiyem ofise geri dönüp yazmaya başlayalım.
Hayır, Londrada yazmaya başladığım bir şeydi. Hayır.
The Guardian gazetesi için köşe yazıları yazmaya devam etmektedir.
Hayır, Londrada yazmaya başladığım bir şeydi. Hayır?
Kendi sözcüklerini hissetmeye başladığında onları yazmaya başla.
Ya da özgeçmişini yazmaya başla. Beni hemen bağla Celia.
Ardından Yeni Zelandaya geri dönerek kısa hikâyelerini yazmaya başladı.
Olivia Milch senaryoyu yazmaya başladı ve Gary Ross ise yönetmenlik için tutuldu.
Bowenın Türküsü'' nü yazmaya karar verdim!
Çocukken amcasından gitar çalmayı öğrendi ve daha sonra şarkıları kendisi yazmaya başladı.
Hadi ama. Röportajı istiyorsan yazmaya devam etmeliyim.
Eşinin ölümünden sonra kendisinin yaşlılık döneminde kitap yazmaya devam etmiştir.
Nerede yaşadığımı görmeye… uyumaya, okumaya, yazmaya, bulaşıkları yıkamaya.
Aslında efendim, çoktan sizin hayatınızı anan destansı bir şiir yazmaya başladım.
Nerede yaşadığımı görmeye… uyumaya, okumaya, yazmaya, bulaşıkları yıkamaya.