ANVERTRAUEN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• emanet
• güvenmek
• paylaşmak
• güvenebilir miyim
• güvendiğiniz
• emanet etmemizi söylüyorsunuz
• vermek

Anvertrauen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Ich muss mich Ihnen anvertrauen.
Size güvenmem gerekiyor.

Anvertrauen… zählt nicht besonders viel, wenn man Wodka wie Wasser trinkt.
Su gibi votka içerse güven o kadar önemli olmaz.

Kann ich dir etwas anvertrauen?
Sana bir şeyde güvenebilir miyim?

Ich fürchte, ich kann das niemandem außer Ihnen anvertrauen.
Korkarım bu görevi senden başkasına emanet edemem.

Sie sagte, dass man dir Noah nicht anvertrauen kann, du wärst keine gute Mutter.
Noahyı sana emanet edemediğini, senin iyi bir anne olamayacağını söylüyor.

Du kannst ihm eure Tochter nicht anvertrauen.
Kızını ona emanet edemezsin.

Die Fahrzeuge, denen Sie Ihre Familie anvertrauen, schützen nun auch deren Zukunft.
Ailenizi koruması için güvendiğiniz otomobil artık geleceklerini koruyor.

Aber ich kann Laxus Fairy Tail nicht anvertrauen.
Ama Faiiry Taili Laxusa emanet edemem!

Wem ich meine Kinder anvertrauen soll.
Yani çocuklarımızı kimlere emanet ediyoz bilmiyorum.

Über den ich gar nichts weiß? Warum sollte ich ihn einem schwachen Fremden anvertrauen,?
Hakkında hiçbir şey bilmediğim bir yabancıya onu neden emanet edeyim?

Dass wir Ihnen unser Leben anvertrauen, Mr… Harkins.
Buraya geleli bir saat oldu… bize hayatımızı size emanet etmemizi söylüyorsunuz, Bay… Harkins.

Wir könnten unsere Angelegenheiten niemand Besserem als Ihm anvertrauen.
İşlerimizi Ondan daha iyi kimseye emanet edemezdik.

Dir kann man nichts anvertrauen.
Artık sana hiçbirşey emanet edemem.

Dies sagt etwas darüber aus, was wir von den Menschen erwarten, denen wir unser Geld anvertrauen.
Bu, paramızla güvendiğimiz insanlardan beklentileriniz için bir şeyler söylüyor.

Ich ihm mein Geld anvertrauen.
Benim adıma saklaması için para vermek.

Selbst die Menschen, denen wir unsere intimsten Geheimnisse anvertrauen.
En güvendiğimiz kişilerin bile gizledikleri sırları vardır.

Ich könnte ihm mein Leben anvertrauen.
Hayatımı ona emanet edebilirdim.

Sie sind gerade mal eine Stunde hier. Und verlangen, dass wir Ihnen unser Leben anvertrauen, Mr…?
Buraya geleli bir saat oldu bize hayatımızı size emanet etmemizi söylüyorsunuz, Bay?

Willst du mir etwas anvertrauen?
Benimle paylaşmak istediğin bir şey var mı?

Entdecken Sie die wahre Person und fragen Sie sich:"Kann ich diesem Menschen mein Leben anvertrauen?
Gerçek kişiyi ortaya çıkarın ve kendinize sorun'' Kendi hayatımda bu kişiye güvenebilir miyim?

Willst du Leo die Jungs anvertrauen?
Güvendiğiniz Leo o çocuklara bakmak için?

Uns können Sie Ihre Gesundheit getrost anvertrauen.
Sağlığınızı bize emanet edebilirsiniz.

Wusste nicht, wem ich meine Kinder anvertrauen soll.
Bebeğimi kimlere emanet edeceğimi bilemiyordum.

Ich musste… Ich musste Beverly Ihr Leben anvertrauen.
Hayatlarınız uğruna Beverlye güvenmek zorundaydım.

Sie sind die Einzige, der ich Harrison anvertrauen könnte.
Harrisonı emanet edebileceğim tek kişisiniz.

Möchte uns in der Zwischenzeit jemand etwas anvertrauen?
Bu arada bir şeyler paylaşmak isteyen başka biri var mı?

Aber wenn Sie ihnen Ihre Sicherheit anvertrauen wollen.
Ama emniyetiniz için onlara güvenmek isterseniz.

Du willst deine Unternehmensdaten einem fremden anvertrauen?
Özel bilgilerinizi yabancılara güvenmek istiyor musun?

Aber wenn Sie ihnen Ihre Sicherheit anvertrauen wollen.
Ama emniyetiniz için onlara güvenmek isterseniz…- Şimdi demek istiyorum.

Du bist Alkoholiker. Eddies Versicherung nicht anvertrauen.
Ne oldu? Eddienin sigorta parasını sana emanet edemem… bir tanem.