Bedingungslos Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Es ist bedingungslos immer.
Unverzüglich und bedingungslos.
Bedingungslos, magisch, heilig.
Immer und bedingungslos.
Her zaman ve şartsız.Bedingungslos" falsch geschrieben.
Combinations with other parts of speech
Isimlerle kullanım
Er liebt bedingungslos.
Kayıtsız şartsız sever.Lieben Menscheneltern ihre Kinder nicht bedingungslos?
İnsan ana-babalar çocuklarını koşulsuzca sevmez mi?Ok?- Ja, ok. Bedingungslos.
Tamam. -Tamam mı? Koşulsuz.Egal, wie du entscheidest, wir stehen hinter dir, bedingungslos.
Ne karar verirsen sana koşulsuz bir şekilde destek oluruz.Sie hat mich bedingungslos geliebt.
Sie unterstützen einander bedingungslos.
Birbirinizi koşulsuz desteklemelisiniz.Ihnen bedingungslos gehorchen?
Şartsız itaat edecek misiniz?Sie liebte dich bedingungslos.
Seni karşılıksız sevmiş.Liebe bedingungslos, fordere nichts im Gegenzug.
Koşulsuzca sev; karşılığında hiçbir şey isteme.Einer, der mich bedingungslos liebt.
Beni koşulsuz seven biri.Laser, deine Mom undich akzeptieren und lieben dich bedingungslos.
Laser, annen ve ben,seni anlıyor ve her koşulda seviyoruz.Jemanden bedingungslos zu vertrauen.
Birine koşulsuzca güvenmek.Es liebt den Menschen bedingungslos.
İnsanları şartsız sevmeli.Weil, wenn Gott jeden bedingungslos liebt, wir das auch tun müssen?
Tanrı herkesi koşulsuzca sevdiği için… biz de mecburuz diye mi?Ich liebe Dave Chappelle bedingungslos.
Dave Chappellei koşulsuz severim.Ich liebe meine Kinder bedingungslos und über die Jahre fange ich an, ihre Partner zu lieben.
Çocuklarımı kayıtsız şartsız severim ve eşlerine yıllar geçtikçe bağlanırım.Die Natur liebt uns bedingungslos.
Doğa bizi karşılıksız seviyor.Reine Liebe ist bedingungslos, es ist eine Emotion, die nicht durch Bedingungen oder Taten verzerrt werden kann.
Saf sevgi koşulsuzdur, koşullar veya eylemlerle bozulamayan bir duygudur.Denn seine Liebe ist bedingungslos.
Çünkü onun sevgisi koşulsuzdur.Du musst mich bedingungslos lieben!".
Şartsız sevmelisin beni!”.Ich sagte nie, Liebe ist bedingungslos.
Aşkın karşılıksız olmadığını söylemedim.Und er würde bedingungslos gehorchen.
Böylece şartsız itaat istiyorlar.Sie akzeptieren und lieben uns bedingungslos.
Onlar bizleri koşulsuz seviyor ve kabulleniyor.Am 14. August 1945 kapitulierte Japan bedingungslos, und die Panzerentwürfe entschwanden in der Dunkelheit.
Ağustos 1945 yılında Japonya, şartsız teslim oldu ve tank tasarımları da tarihin derinliklerine karıştı.Vielleicht suchte sie… jemanden, der sie bedingungslos liebte.
Belki onu şartsız sevecek birini arıyordu.
