BEDRÜCKT ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• rahatsız eden
• rahatsız ettiğini
• üzgün
• aklında
• sıkıntılı
• canını sıkan

Bedrückt Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Was bedrückt dich?
Senin rahatsız eden ne?

Dafür ist sie zu bedrückt.
Bunun için fazla üzgün.

Was bedrückt dich?
Seni rahatsız eden nedir?

Die Frage ist: Was bedrückt Sie?
Seni rahatsız eden nedir?

Was bedrückt dich, Maze?
Aklında ne var, Maze?

Mein Freund ist etwas bedrückt.
Arkadaşım biraz sıkıntılı.

Bedrückt dich irgendwas?
Aklında bir şey mi var?

Tina, was bedrückt dich?
Tina, seni rahatsız eden ne?

Bedrückt dich irgendwas?
Nedir seni rahatsız eden şey?

Die Kinder schienen bedrückt.
Erkek çocuklar üzgün görünüyor.

Was bedrückt Sie dann?
Seni rahatsız eden nedir?

Ich weiß, was dich bedrückt.
Seni neyin rahatsız ettiğini biliyorum.

Was bedrückt dich, Thomas?
Aklında ne var, Thomas?

Bitte sag mir, was dich bedrückt.
Lütfen seni neyin rahatsız ettiğini söyle.

Was bedrückt dich, Camila?
Senin canını sıkan ne Camila?

Erzählst du mir, was dich bedrückt?
Seni neyin rahatsız ettiğini söyler misin?

Was bedrückt dich sonst noch?
Aklında başka ne var senin?

Kristen, sag mir, was dich bedrückt.
Kristen, bana seni neyin rahatsız ettiğini söyle.

Was bedrückt dich, Kofun?
Seni rahatsız eden nedir Kofun?

Kleines, sag was bedrückt dich.
Sevgili oğlum, seni neyin rahatsız ettiğini anlat bana.”.

Was bedrückt dich, Lincoln?
Seni rahatsız eden ne, Lincoln?

Mama und Papa so bedrückt zu sehen.
Annemi ve babamı bu kadar üzgün görmeye dayanamıyorum.

Was bedrückt dich wirklich?
Seni gerçekten rahatsız eden ne?

Ich ahne, dass es etwas Anderes gibt das dich bedrückt.
Canını sıkan başka bir şey varmış gibi geldi.

Bedrückt dich noch etwas anderes?
Aklında başka bir şey mi var?

Ich versuchte bedrückt auszusehen.
Ben de üzgün görünmeye çalıştım.

Bedrückt Sie etwas, Mr. Christian?
Sizi rahatsız eden bir şey mi var, Mr. Christian?

Ich bin begeistert und bedrückt aus dem Film rausgegangen.
Filmden çok üzgün ve öfkeli bir şekilde ayrıldım.

Also, willst du mir nicht sagen, was dich bedrückt?
Ee, bana canını sıkan şeyin ne olduğunu söyleyecek misin?

Steven, bedrückt dich irgendetwas?
Steven, aklında bir şey mi var?