Dann lass uns Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Dann lass uns… Was?
Ne? O zaman hadi.Warte gefälligst.- Dann lass uns die Mädchen finden!
Gidip kızları bulalım. Bekle hele!Dann lass uns anfangen.
O zaman biz yapalım.Warte gefälligst.- Dann lass uns die Mädchen finden!
Sadece bekle- Gidip kızları bulalım!Dann lass uns gehen.
Bırak o zaman bizi Chuck.Combinations with other parts of speech
Gut. Dann lass uns… Was?
Güzel. O zaman şunu… Ne oluyor?Dann lass uns ihn fertigmachen.
Gidip onu haklayalım.Dann lass uns rausgehen. Super.
Dann lass uns hier bleiben.
O zaman izin ver biz kalalım.Dann lass uns sie finden.
O zaman gidip Dann lass uns einen Baum retten.
Hadi gidip bir ağaç kurtaralım.Dann lass uns JFK retten, Partner!
Gidip JFKyi kurtaralım, ortak!Dann lass uns die Theorie mal testen?
Bu teoriyi test edelim, olur mu?Dann lass uns zu erst etwas essen.
Neyse, hadi önce yemeğimizi yiyelim.Dann lass uns das schnell erledigen.
Pekâlâ, hadi çabucak yapalım şunu.Dann lass uns unsere neuen Accessoires holen.
O zaman gidelim ve yeni aksesuarlarımızı alalım.Dann lass uns mal"Die Braut des Prinzen" schauen.
Gidip Prenses Gelini izleyelim bakalım.- İzleyelim.Dann lass uns den Scheißhaufen Storri finden. -Ich muss nicht scheißen.
O zaman gidip Storriyi bulalım. -Sıçasım yok.Dann lasst uns, wie erwartet, sterben.
O zaman bırak da, beklendiği gibi, ölelim.Dann lasst uns einen Zug erwischen.
O zaman, hadi bir tren yakalamaya gidelim.Dann lasst uns nach Paris fahren.
O zaman bırak Parise gidelim.Wirklich? Dann lasst uns essen. Okay?
O zaman başlayalım mı?- Gerçekten mi?Dann lasst uns nach Paris fahren.
O zaman bırakta Paris e gidelim.Dann lasst uns die Sahara pflastern.
Hadi ozaman azcık sıkıştıralım SAHARAYI.Dann lasst uns angreifen.
Biz dalalım o zaman.Dann lassen wir ein Kind ran.
Sonra bitirmesi için bir çocuk çağırırız.Dann lassen wir sie kämpfen.
O zaman bırakalım kapışsınlar.Dann lassen wir ihn im Museum ausstellen.
Sonra bırakalım onu müzede sergilesin.Dann ließen Wir ihn und seine Wohnstätte in der Erde versinken.
81Nihayet biz, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik.In Ordnung, dann lassen wir Brock die Lücken füllen.".
Tamam, öyleyse müsaade edelim Brock boşlukları doldursun.
