Den ruf Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Den Ruf, ja.
Hört den Ruf.
Çağrıyı duydunuz.Haben den Ruf wohl nicht gehört.
Aber MBK Vermächtnis und den Ruf weitermachen.
Ama MBK mirası ve itibar devam.Den Ruf, vor nichts Angst zu haben.
Hiçbir şeyden korkmadığına dair ün.Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Fiillerle kullanım
Aber du hast den Ruf gehört?
Ama çağrıyı duydun mu?Um den Ruf der Königin zu schützen.
Wer kontrolliert den Ruf der Marke?
Markanın ününü kim kontrol ediyor?Den Ruf eines Kongressabgeordneten zu besudeln.
Çünkü bir kongre üyesinin itibarını lekelemek.Jeder hat den Ruf vernommen.
Ününü herkes duymuştu.Den Ruf der armen Frau noch mehr zu ruinieren.
Zavallı kadının itibarını daha fazla zedelemek istemedim.Hörst du den Ruf meines Meisters?
Efendimin çağrısını duyuyor musun?Unfassbar, wie viele Leben ruiniert wurden, weil eine Frau den Ruf ihrer Familie wahren wollte.
Bir kadının, ailesinin namını korumak için… kaç hayatın heder olduğuna inanamıyorum.Patakas", wie sie gewöhnlich in Indien genannt werden, genießen den Ruf auf Diwali wie kein anderer.
Ich ehre den Ruf einer Frau.
Bir kadını itibarını onurlandırmam gerek.Versailles ist vielleicht eines der bekanntesten Schlösser in der Welt, undes verdient auf jeden Fall den Ruf.
Versay belki de en ünlü biridir kaleler dünyada,ve kesinlikle itibar hak.Mein Dad versucht, den Ruf des Hotels zu schützen.
Babam otelin ününü korumaya çalışıyor.Eine Autorenbiographie oder Meinungen von echten Kunden können dazu beitragen,die Vertrauenswürdigkeit und den Ruf Ihrer Website zu stärken.
Bir yazarın biyografisi veya gerçek müşterilerin yorumları,sitenizin güvenilirliğini ve saygınlığını artırmanıza yardımcı olabilir.Sich dem Wachstum zuwenden: Den Ruf annehmen und beginnen.
Büyüme Doğru Hareket: Çağrıyı Kabul Et ve Başla.Sie wollte den Ruf von Bürgermeister Kang ruinieren und Sie stürzen.
Belediye Başkanı Kangın itibarını mahvedip sizi görevden aldırmak istiyor.Er kann das Tabu erleben und den Ruf beiseite legen.
Tabuyu yaşayabiliyor ve itibarını bir kenara atabiliyor.Wer wirklich den Ruf der Behörde wiederherstellen will, sollte mich befördern.
Tameika gerçekten büronun namını kurtarmak istiyorsa beni terfi ettirmeliydi.Ich habe niemals daran gedacht, für den Ruf und die Ehre zu schreiben.
Hiçbir zaman şan şöhret için yazmayı düşünmedim.Wir Fargos haben den Ruf, zur falschen Zeit am falschen Ort zu sein, aber wenn er sagt, er wisse nicht, wie er in die Kammer gekommen ist, glaube ich ihm.
Dinle. Biliyorum, Fargoların yanlış zamanda, yanlış yerde olduklarına dair namları vardır. Ama oraya nasıl girdiğini bilmediğini söylüyorsa, ona inanıyorum.Aber Taube hören nicht den Ruf, wenn sie gewarnt werden.
Fakat, sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar.Hunderassen, die den Ruf der Pflicht beantwortet haben.
Görev çağrısını cevaplayan 7 köpek ırkları.Auf dem Projekt gewann Stepan den Ruf des Chefs Lovelace.
Proje üzerine Stepan, şef Lovelacein şöhretini kazandı.Ich befürchtete, den Ruf der armen Frau noch mehr zu ruinieren.
Zavallı kadının itibarını daha fazla zedelemekten korktum.Oregon entwickelt international den Ruf eines rückständigen Nests.
Oregon, bir gericilik bataklığı olarak uluslararası ün ediniyor.
