EINFÄDELN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri S

Isim
iğneye
nadel
spritze
injektionen
stecknadel
stachel
nadelstiche
handarbeit
injizierenden

Einfädeln Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Pfeile einfädeln!
Oklarınızı gerin!
Ich kann nicht mal mehr einen Faden einfädeln!
İğneyi ipliğe bile geçiremem!
Auch das Einfädeln erklären wir euch dann.
İndikatörü de sizlere açıklayalım.
Abbiegen und Einfädeln.
Dönme ve yol vermeyle.
Ich meinte nicht… und gelegentlich immer noch einen Stepptanz hinlegen. Ich kann immer noch einen Faden ohne meine Brille einfädeln.
Bunu kastetmemiştim… Bilmenizi isterim ki, ben hala ipliği iğneden gözlüksüz geçirebiliyorum… ve ara sıra step dansı yapabiliyorum.
Ich konnte keinen Faden einfädeln oder die Läuse in meinen Haaren sehen.
Igneye ipligi geciremiyordum veya sacimdaki biti goremiyordum.
Und dann muss man ein Treffen einfädeln.
Bir de sorunla çözümün buluşmasını ayarlamanız.
Die hat Ethel abgepickt.Mama konnte keine Nadel einfädeln, sie hatte den Sherry getestet. Also benutzte sie Wäscheklammern.
Ethel düğmelerimi söküyor ve annem deşeriyi test ettiğinden ipliği iğneye geçiremiyor bu nedenle de tutturmak için mandal kullanıyor.
Wieso sonst den ganzen Ärger mit Ian einfädeln?
Yoksa neden Iana tuzak kurmakla o kadar uğraşsın?
Als würde man einen Faden in einem Hurrikan einfädeln, aber ich versuch's. Du schaffst das!
Bu bir kasırgada iğneye iplik geçirmek gibi olacak ama deneyeceğim. Yapabilirsin!
Ich muss mich entschuldigen und du wirst das einfädeln.
Özür dilemem gerek bunun olmasını sağlayacaksın.
Wir müssen die Sache selbst einfädeln, Colonel.
İğneyi iplikten kendi başımıza geçirmemiz gerek albay.
Du konntest Odins Schwert perfekt einfädeln.
Odinin Kılıcı'' nı kurmak için mükemmel bir konumdaydın.
Ist er aber.Diesen Deal müssen Sie nicht mal einfädeln, nur ausführen.
Ama istiyorlar. Anlaşmayı bağlamanıza bilegerek yok, imzalayın yeter.
Andrew, ich kann nicht mal mehr einen Faden einfädeln.
Şöyle dersin,'' Andrew, artık ipliği iğneye geçiremiyorum.
Meine Hochzeit mit Martin Brogan wurde von meinem Vater eingefädelt.
Babamın ayarladığı Martin Broganla olan evliliğim.
Du hast es auf deiner Party eingefädelt.
Her şeyi sen ayarladın! Partiyi sen düzenledin!
Es war harte Arbeit, die Sache einzufädeln.
Bu işi düzenlemek için çok vakit harcadım.
Den Besuch heute hat jemand eingefädelt. Nein.
Sabahki ziyareti biri ayarlamış olmalı. Hayır.
Hast du deinen Grandpa gebeten, ein Treffen mit Dekan Kerrigan einzufädeln?
Dekan Carriganı ayarlasın diye büyükbabanla konuştun mu?
Die hier gezeigten Methoden sind ein paar der üblichsten Arten, Schuhe einzufädeln.
Burada gösterilen yöntemler ayakkabı bağlamak için en yaygın olan birkaç örnekten ibarettir.
Eingefädelt von Mappussy.
MABİSDER tarafından düzenlenmiştir.
Und Ihr habt den Mord an Jon Arryn eingefädelt.
Öncesinde Jon Arrynin cinayetini planladin.
Sie töteten Lauren. Es war alles eingefädelt.
Laureni öldürdüler. Tüm olanlar planlanmıştı.
Liebe Weltbank und IWF, ihr wisst doch wie man sowas einfädelt.
IMF, Dünya Bankası ve sair kurumlar da bu işlerin nasıl çözüldüğünü bir güzel öğrenmiş olur!
Kim und Paris haben auf Deck 6 einen Ausbruch eingefädelt.
Kim ve Paris güverte 6 da ufak bir isyan çıkardı.
Warum hast du das Ganze gleich wieder eingefädelt?
Tekrar söylesene, bütün bunları neden yaptın?
Es ist eine Sache, einen Unfall zu vertuschen, aber eine andere, den Mord eines Wächters einzufädeln.
Çünkü kaza sonucu olan bir olumu saklamak başka bir şey… bir gardiyanı öldürmek için bir plan yapmak bambaşka bir şey.
Zehn Jahre später, nach der Französischen Revolution, behaupteten konservative Autoren,die Illuminaten hätten das Exil überlebt und den Sturz der Monarchie eingefädelt.
Yıl sonra, Fransız Devrimi sonrasında, muhafazakâr yetkililer,Illuminatinin sürgünden kurtulduğunu ve monarşinin yıkılışını planladığını iddia ettiler.
Sonuçlar: 29, Zaman: 0.3144
S

Einfädeln eşanlamlıları

arrangieren in die wege leiten organisieren

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce