GEKÄMMT ne Demek Turkce - Turkce Çeviri S

Gekämmt Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Gesicht gewaschen, Haar gekämmt.
Yüzünü yıkadım, saçını taradım.
Haar gekämmt, Gesicht gewaschen?
Saçlar taranmış, yüzünü yıkamışsın?
Baumwolle, kardiert oder gekämmt.
Pamuk; Karde Edilmiş Veya Penyelenmiş.
Frau die ihre Haare gekämmt 1895 Edgar Degas.
Edgar Degas, Saçlarını Taratan Kadın, 1895.
Neuer Anzug, neue Schuhe,sogar Haare gekämmt.
Yeni takım elbise, yeni ayakkabılar,saçlarımı bile taradım.
İnsanlar da tercüme ediyor
Einmal wöchentlich gekämmt, wenn Hunde schuppen- täglich;
Köpekler döküldüğünde haftada bir kez tarar- günlük;
Ihre dramatischsten Looks werden automatisch verewigt und gekämmt.
En dramatik görünümleri otomatik olarak ölümsüzleştirilir ve taranır.
Nissen müssen mechanisch gekämmt und gereinigt werden.
Nitsin taranması ve mekanik olarak temizlenmesi gerekir.
Ordentlich gekämmt- ein Zeichen der Freundschaft und vollständige Probleme;
Düzgünce penye- bir dostluk işareti ve tam problemler;
Bei mir werden die Haare dann zunächst kardiert(gekämmt), dann gesponnen und.
Bu nedenle önce saçlarımı tarakla açıp, sonra oluşan.
Gepflegte, ordentlich gekämmt Haare- ein Vorbote von Glück wartet auf Sie.
Peki düzgünce taranmış saçları, bakımlı- iyi şans habercisi sizi bekliyor.
Ich habe versucht zu bügeln- hat nicht geholfen, gekämmt, aber nicht alle.
Ütünmeye çalıştım- yardım etmediler, taranmışlardı, hepsi değil.
Wir haben auch alles versucht: gekämmt, verschmiert, gesprüht und den Kopf mit Kerosin gewaschen.
Ayrıca herşeyi denedik: taranmış, bulaşmış, püskürtüldü ve kafasını kerosenle yıkadık.
In der Regel wird der Hund mit einem harten Handschuh gereinigt, gekämmt und getrimmt.
Kural olarak, köpek sert bir mitten ile temizlenir, taranır ve kırpılır.
Hat seine Sachen gepackt, sein Haar gekämmt, seinen Namen am Fenster eingraviert.
Eşyalarını toplayıp… saçını taramış, adını… pencerenin yukarısına kazımıştır.
Wir haben ungefähr 1,5 Monate mit ihnen gekämpft, Haare gefärbt,mit Shampoos gewaschen, gekämmt und begradigt.
Yaklaşık 1.5 ay boyunca onlarla mücadele ettik, saçları boyadık,şampuanla yıkadık, taranmış ve düzelttik.
Um dies zu tun,müssen die Haare sorgfältig gekämmt und in kleine Strähnen unterteilt werden.
Bunu yapmak için,saç dikkatli bir şekilde taranması ve küçük tellere ayrılması gerekir.
Es muss jeden Tag sorgfältig gekämmt und anschließend mit einem Bindemittel behandelt werden.
Her gün dikkatli bir şekilde taranması ve daha sonra bir bağlayıcı ile tedavi edilmesi gerekir.
Ihr lockiges Haar vergießt sich nicht, aberes muss regelmäßig gekämmt und Haarschnitte gemacht werden.
Kıvırcık saçları dökülmez,ancak düzenli olarak taranması ve saç kesimi yapılması gerekir.
Ein harthaariger Dackel sollte nicht nur regelmäßig gekämmt, sondern auch zweimal im Jahr gekürzt werden.
Tel saçlı bir dachshund sadece düzenli olarak taranmamalı, yılda iki kez de kırpılmalıdır.
Die 1000-Friseure, die wir wählen können sich rühmen,die großen Stars À gekämmt, sowohl national als auch international.
Seçtiğimiz 1000 salonların büyük ünlüler à hemulusal hem de uluslararası taranmış iftihar edebilirsiniz.
Der Ausschlag ist sehr juckend,wenn die Bläschen gekämmt und in ihnen infiziert sind, bilden sich Pusteln.
Döküntüler çok kaşıntılıdır,eğer vesiküller taranır ve içlerinde enfekte edilirse, püstüller oluşur.
Ich habe ihn mit dem Schlauch abgespritzt, ihm die Haare gekämmt, mich neben ihn gesetzt und gewartet, dass mich jemand findet.
Saçlarını taradım… Bahçe hortumuyla onu yıkadım… yanına oturdum ve birinin beni bulmasını bekledim.
Das Kind kämmt die Läsion mit dem Blut, weint ständig, macht sich Sorgen, schläft nicht gut.
Çocuk lezyonu kanla tarar, sürekli ağlar, endişeler, iyi uyumuyor.
Der Furminator kämmt eine Menge tote Wolle aus, aber das Herauskämmen ist unwirklich.
Furminator çok fazla ölü yünü tarar, ama bütün bunları ortaya çıkarmak gerçekçi değildir.
Nach dem ersten Mal kämmt das Haar gut und glänzt.
Zaten ilk kez, saç iyi taranmış ve parlak.
Sie beginnt schön zu glänzen, kämmt gut, bricht weniger.
Güzelce parlıyor, iyi taranır, daha az kırılır.
Pet kann ihre Sehorgane unabhängig voneinander verletzen, sie kämmen.
Pet, bağımsız olarak kendi organlarını yaralayabilir, onları tarar.
Die Ohren des Hundes schmerzen,er schüttelt ständig den Kopf und kämmt die Ohrmuscheln.
Köpeğin kulakları ağrıyor,sürekli başını sallar ve kulakçıkları tarar.
Warum ein Haustier oft den beschädigten Bereich leckt und kämmt.
Neden bir evcil hayvan sık sık hasarlı bölgeyi yalar ve tarar.
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.0393
S

Gekämmt eşanlamlıları

putzen Pinsel Bürste Brush bürsten sie

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce