GETÖTET ZU HABEN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• öldürdüğünü
• öldürerek
• öldürmekle
• öldürdü
• öldürmek

Getötet zu haben Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Oscar getötet zu haben?
Oscarı öldürmek?

Er gestand, das Mädchen getötet zu haben.
Kızı öldürdüğünü itiraf etmişti.

Polliver getötet zu haben, Rorge.
Polliverı öldürmek, Rorgeu öldürmek..

Einen Boss und seinen Sohn getötet zu haben.
Bir patronu ve oğlunu öldürmek.

Du gestehst, Marcos und Hunter getötet zu haben, hast es aber nicht geplant.
Marcos ve Hunterı öldürdüğünü söylemeyi kabul etmen anlamına gelir.

Sullivan… gestand sozusagen, das Mädchen getötet zu haben.
Sullivan… kızı öldürdüğünü kabul etti.

Er wurde beschuldigt, zwei weiße Mädchen getötet zu haben, die 11-jährige Betty und die 7-jährige Mary.
Yaşındaki Bety ve 7 yaşındaki Mary adlı 2 beyaz kızı öldürmekle suçlandı.

Dem wurde vorgeworfen, eine Frau vergewaltigt und getötet zu haben.
Bir kadına tecavüz edip öldürmekle suçlanmışlardı.

Er wurde beschuldigt, zwei weiße Mädchen getötet zu haben, die 11-jährige Betty und die 7-jährige Mary.
Yaşındaki Betty ve 7 yaşındaki Mary olmak üzere iki beyaz kızı öldürmekle suçlandı.

Nance hat praktisch zugegeben, den Fotografen getötet zu haben.
Nance tam olarak fotoğrafçıyı öldürdüğünü itiraf etti.

Waits gestand, ihn getötet zu haben.
Waits onu öldürdüğünü itiraf etti.

Bei der Befragung gestand Mr. Derrick außerdem… drei weitere Opfer entführt und getötet zu haben.
Bay Derrick, sorgulama sırasında… üç kurbanı daha kaçırdığını ve öldürdüğünü itiraf etti.

Er hat mich im Grunde angeklagt, Willhite getötet zu haben, vor dem ganzen Bezirk.
Bütün herkesin önünde beni resmen Willhiteı öldürmekle itham etti.

Die Polizei verhaftete ihn unter der Anklage, jemanden in betrunkenem Zustand getötet zu haben.
Polis onu suçlamasıyla tutukladı sarhoş bir stuporda birini öldürdü.

Jeremiah behauptet, mich getötet zu haben.
Jeremiah beni öldürdüğünü iddia ediyor.

Skinner wurde für schuldig befunden, 1993 seine Freundin und deren beiden erwachsenen Söhne getötet zu haben.
Hans Skinner 1993 yılında kız arkdaşını ve iki çocuğunu öldürmek suçuyla tutuklandı.

Du willst nicht mit dem Schmerz leben einen anderen Menschen getötet zu haben, auch wenn derjenige es verdient hat..
Başka birini öldürerek ömür boyu bu acıyı çekmek istemezsin, hakettiklerini düşünsen bile.

Selbst wenn du glaubst, dass er es verdient. Aber du willst nicht mit dem Schmerz leben, einen Menschen getötet zu haben.
Başka birini öldürerek hakettiklerini düşünsen bile. ömür boyu bu acıyı çekmek istemezsin.

Wie fühlt es sich an, ihn getötet zu haben?
Onu öldürmek kendini nasıl hissettiriyor?

Aber wie du damit klarkommst, den Vater deines Kindes getötet zu haben.
Ama çocuğunun babasını öldürerek kendinle nasıl yaşıyorsun?

Diese behauptete ihn Notwehr getötet zu haben.
İddialara göre o onu kendini savunmak için öldürdü.

Die gerechten Acht haben dich beschuldigt, ihren Anführer getötet zu haben.
Mahkeme seni… Meng Tianjiei öldürmekle suçlamıştı.

Beschuldigen Sie mich, meinen Freund getötet zu haben?
Beni arkadaşımı öldürmekle mi suçluyorsunuz?

USA: Mutter gesteht, ihre beiden Kinder getötet zu haben.
ABD iki çocuğu öldürdüğünü itiraf etti.

Nassar prahlte damit, fast 1000 getötet zu haben.
Nassar, neredeyse bin kişiyi öldürmekle övünüyordu.

Alkoholisiert seine Frau mit dem Messer getötet zu haben.
Alkol alıp erkek arkadaşını bıçakla öldürdü!

Du hast zugegeben, deine Eltern getötet zu haben.
Annenle babanı öldürdüğünü kabul etmişsin.

Einen Bus gekid- nappt und 2 Menschen getötet zu haben.
Oğlu Louis kaçırdığı otobüste iki kişiyi öldürdü.

Die Mutter hat zugegeben, ihre Kinder getötet zu haben.
Anne çocuklarını öldürdüğünü itiraf etti.

Aber Sie haben gestanden, die Seybolts getötet zu haben.
Ama Seybolt ailesini öldürdüğünü itiraf ettin.