HELLBLAUEN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• mavi

Hellblauen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

In einem hellblauen Sportwagen.
Açık mavi spor bir arabaydı.

Sie bestimmte auch den hellblauen Lack.
Açık mavi eksikliğini ben de hissediyorum.

Beim hellblauen Pyjama wachen viele kleine Eisbären über Babys Schlaf.
Açık mavi pijamanın üzerinde birçok küçük kutup ayısı uyurken bebeklerin başında bekler.

Hörprobe Track 3: Unter dem hellblauen Himmel.
Kişilik testi 3: mavi göğün altında.

Nach einem gestohlenen hellblauen 2004er Mercury Grand Marquis, An alle Einheiten, halten Sie Ausschau.
Çalınmış, 2004 model… açık mavi bir Mercury Grand Marquisi arayın.

Es ist interessant, rot, grün oder hellblauen zu suchen.
Kırmızı, yeşil veya soluk mavi bakmak için ilginçtir.

Räume alle hellblauen Boxen auf und bahne dir deinen Weg durch 60 tolle Level.
Yolunuzdaki tüm açık mavi kutuları temizleyin ve 60 seviyenin tümünü tamamlamak için farklı zorluklarla ustalaşın.

Informationen zu einem hellblauen Ford-Bulli, bitte.
Açık mavi, Ford minibüs hakkında bilgi istiyoruz.

Und ich dachte:"Hey, warte mal kurz. Ich kenn jemanden mit einem hellblauen Pickup.
Bende dedim ki,'' Bir dakika, açık mavi kamyoneti olan birini tanıyorum.

Natürlich mit dem hellblauen Vintage-Rennrad.
Tabi ki kazanan mavi yarış arabası olur.

Auf Knopfdruck wird aus dem Sofa ein Bett mit hellblauen Laken.
Bir düğmeye basıyorsun, koltuk mavi çarşaflı yatağa dönüşüyor.

Hellbeige ist in Ordnung, aber die hellblauen schon, wahrscheinlich, nicht wirklich.
Işık bej iyi, ama parlak mavi zaten muhtemelen, gerçekten değil.

Meter entfernt ist ein Paradies Strand mit weißem, weißen Sand und hellblauen Meer.
Metre uzaklıkta beyaz, beyaz kum ve açık mavi denizi ile bir cennet plaj.

Uns gefiel das Autochen in der hellblauen Farbe auf Anhieb.
Bayide girişteki araba mavi renk ve kaslı yapısı ile hoşuma gitti.

Sie sehen hier, die hellblauen Punkte oben, das sind die Menschen in der Studie der PNAS, denen man es geben wollte, Und die roten, die pinken unterhalb sind jene, denen man es nicht geben wollte.
Ve burada gördüğünüz, tepelerinde açık mavi renkte noktaları olanlar dahil olmak istediğinizi PNAS çalışmasının hastaları. Kırmızı olanlar onlar, alttaki pembe olanlar dahil olmak istemedikleriniz.

Der Bräutigam erschien in einem hellblauen Anzug von Yves Saint Laurent.
Damat Jamie Hince ise açık mavi bir Yves Saint Laurent takım elbise giydi.

Als nächstes müssen Sie das Magenta mit der türkisen oder hellblauen Farbe mischen.
Sonra, macentayı, sahip olduğunuz turkuaz veya parlak mavi renkle karıştırmanız gerekir.

Kupfer, ein Element in einem hellblauen Feuerwerk, ist ein Partner, den einige Proteine für ihre Arbeit benötigen.
Parlak mavi havai fişeklerdeki bir element olan bakır, bazı proteinlerin işlerini yapması gereken bir ortaktır.

An alle Einheiten, halten Sie Ausschau nach einem gestohlenen hellblauen 2004er Mercury Grand Marquis.
Tüm birimler, 2004 model, açık mavi Mercury Grand Marquis model çalıntı bir araç için izlemede kalın.

Wer an Schlaflosigkeit leidet, kann schnell einzuschlafen in einem Raum mit hellblauen Decke und eine Hintergrundbeleuchtung.
Uykusuzluk muzdarip herkes, hızlı soluk mavi Tavan ve arkadan aydınlatmalı bir odada uyuyabilir.

Ein hellblauer Ford-Truck.
Açık mavi Ford kamyonet.

Sie trägt hellblaue Schuhe.
Açık mavi ayakkabı giyiyor.

Hellblaue Haarfarbe wird oft eifersüchtig geträumt.
Parlak mavi saç rengi genellikle kıskanç hayal edilir.

Ja! Und ein hellblaues Hemd?
Ve açık mavi gömlek. Evet?

Hellblau: Hellblau inspiriert Kreativität und die Kraft sich zu befreien.
Soluk Mavi: Soluk mavi, yaratıcılığı ve özgürlüğü serbest bırakma özgürlüğüne ilham veriyor.

Lichter(Mishan hat seinem Mädchen hellblaue Scheinwerfer nicht weggenommen.);
Işıklar( Mishan kızının parlak mavi farlarından uzaklaşmadı.);

Für hier, hellblau und so süß.
Tam burama göre, açık mavi ve çok şirin.

Der Hellblaue Punkt«Schau auf diesen Punkt.
Soluk Mavi Nokta… Şu noktaya tekrar bakın.

Die eine hatte schöne lange blonde Haare, hellblaue Augen und wurde Sabine genannt.
Uzun sarı saçları, parlak mavi gözleri aramıştı ve Sabine oldu.

Mitte 20, hellblaue Augen, schwarzer Kapuzenpullover.
Yirmili yaşlarda, açık mavi gözlü, siyah kapüşonlu.