MIR DAS LEBEN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• benim hayatımı
• yaşatıyordu
• canımı
• benim hayatimi

Mir das leben Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Du rettest mir das Leben.
Benim hayatımı kurtaracak.

Du gabst mir das Leben, wolltest mich dann aber sterben lassen.
Bana hayat verdin, ve sonra beni ölüme terkettin.

Sie retteten mir das Leben.
Benim hayatımı kurtardılar.

Es gab mir das Leben und nahm es mir..
Deniz bana yaşam verdi ve daha sonra da onu geri aldı.

Dieser Mann rettete mir das Leben.
Bu adam benim hayatımı kurtardı.

Er hat mir das Leben gerettet.
Benim hayatımı kurtardı.

Vorher nehme ich mir das Leben.
İlk önce kendi canımı alacağım.

Er hat mir das Leben gerettet.
Ben… Benim hayatımı kurtardı.

Und dieser Wahlspruch hat mir das Leben gerettet.
Bu ilke benim hayatımı kurtardı.

Sie haben mir das Leben gerettet. Hören Sie.
Sen benim hayatımı kurtardın. Dinle.

Eigentlich Samet. Asým hat mir das Leben gerettet.
Samet aslında. Asım abi benim hayatımı kurtardı.

Es rettet mir das Leben und dir den Arsch.
Benim hayatımı, seninse kıçını kurtarıyor.

Pirat oder nicht, dieser Mann rettete mir das Leben.
Korsan ya da degil, bu adam benim hayatimi kurtardi.

Läuft mir das Leben davon?".
Hayat benden kaçıyor mu?''.

Pirat oder nicht, dieser Mann rettete mir das Leben.
Korsan ya da değil, bu adam benim hayatımı kurtardı.

Und er hat mir das Leben gerettet.
Ve benim hayatımı kurtardı.

Anstatt darauf zu warten, dass es zu mir kommt. Ich hol mir das Leben, das mir zusteht.
Sahip olmam gereken hayatın beni bulmasını beklemek yerine gidip onu alacağım.

Angela hat mir das Leben gerettet.
Angela benim hayatımı kurtardı.

Welchen Grund hast du noch, mir das Leben zu nehmen?
Başka hangi sebepten canımı almak istiyorsun ki?

Sie machten mir das Leben wertvoll und gab es eine Bedeutung.
Onlar benim hayat değerli biri haline ve bir anlam verdi.

Dieser Schreibtisch hat mir das Leben gerettet.
Bu masa benim hayatımı kurtardı.

Nur weil er mir das Leben schenkte, bin ich aber nicht wie er.
Ama beni hayata getirmesi onun gibi olacağım anlamına gelmez.

Zwei Sklaven, von Remus geschickt mir das Leben zu nehmen.
Remus tarafından gönderilmiş iki köle, canımı almaya geldi.

Es hätte mir das Leben kosten können.
Bu benim hayatıma mal olabilirdi.

Und dann hat Marissa mir das Leben gerettet.
Ve bu sekilde, Marissa benim hayatimi kurtardi.

Ich wollte mir das Leben holen, was mir zugedacht ist, anstatt darauf zu warten, dass es kommt und mich findet.
Sahip olmam gereken hayatın beni bulmasını beklemektense, ben gidip onu bulacağım.

Dieser Mann hat mir das Leben gerettet.
Bu adam benim hayatımı kurtardı.

Sie haben mir das Leben gerettet, Rick.
Sen benim hayatımı kurtardın Rick.

Sie drohte, und machte mir das Leben zur Hölle.
Beni, hayatımı cehenneme çevirmekle tehdit etti.”.

Wieso habe ich mir das Leben mit Derek so toll vorgestellt?
Neden Derekle yaşamanın şahane olacağını düşündüm sanki?

"mir das leben" nasıl bir cümlede kullanılır

Pizza hat mir das Leben gerettet!

Angst versuchte mir das Leben auszusaugen.

Das macht mir das Leben unheimlich schwer.

Glaub mir das Leben ist zu kurz.

Schule macht mir das Leben zur Hölle!

Meine Ablehnung hatte mir das Leben gerettet.

Wollte mir das Leben mein Benehmen zurückzahlen?

Was sagt mir das Leben der anderen?

Sie macht mir das Leben zu Hölle.