Sie ließ Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Sie ließ mich atmen.
Das war witzig, denn sie ließ die Eierschalen drin.
Sie ließ mich zurück.
Beni geride bıraktı.Man konnte ihr nicht trauen. Sie ließ mir keine Wahl.
Bana seçme şansı bırakmadı. Ona güvenilmez.Sie ließ eine Akte da.
Combinations with other parts of speech
Ich glaube, sie ließ ihr Tagebuch für mich zurück.
Sanırım dönmemesi hâlinde bulmam için günlüğünü bırakmış.Sie ließ ihn sitzen.
Aber sie ließ mir keine Wahl.
Ama başka çare bırakmadı.Sie ließ ihr Kind zurück.
Çocuğunu geride bıraktı.Na ja, sie ließ mir kaum was übrig, daher.
Oh, pekala, benim için zar zor bıraktı, bu yüzden.Sie ließ Carys bei mir.
Sie ließ die Tür offen.
Odanın kapısını açık bırakmış.Sie ließ diese Sachen zurück.
Giderken bunları bıraktı.Sie ließ einige Sachen hier.
Bir sürü eşyasını bırakmış.Sie ließ auch dich allein.
Annen seni de yalnız bıraktı.Sie ließ den Reißverschluss offen.
Fermuarı açık bıraktı.Sie ließ Ihnen keine Wahl.
Sana şans bırakmadı.Sie ließ nichts und niemanden zurück.
Hiç bir şey bırakmadı.Sie ließ Turk alleine auf See.
Turkü plajda yalnız bırakmıştı.Sie ließ mich vom Blut kosten.
Kanın tadına bakmama izin verdi.Sie ließ ihn Dinge spüren.
Onun bir şeyler hissetmesini sağladı.Sie ließ ihre Eltern… -Im Ernst?
Ciddi misin? Ebeveynlerini bırakıp.Sie ließ mich im Gefängnis verrotten.
Beni hapiste çürümeye bıraktı.Sie ließ einen Umschlag da, war aber sauer.
Bir zarf bıraktı, ama üzgündü.Sie ließ uns sogar früher einchecken.
Bize daha önce kontrol etmek izin verdi.Sie ließ mir keine Wahl, oder etwa doch?
Bana pek seçenek bırakmadı, değil mi?Sie ließ einen Umschlag da, war aber sauer.
Bir zarf bıraktı ama mutlu değildi.Sie ließ Holder die Dresche einstecken.
Holderı dayak yemesi için orada bırakmış.Sie ließ ihren Rucksack und ihr Zelt hier.
Çantasını bıraktı, çadırı da içindeydi.Sie ließ mich letzte Woche ihr Haar kämmen.
Geçen hafta saçını taramama izin verdi.
