Unbeantworteten Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Unbeantworteten oder.
Und all diese unbeantworteten Fragen.
Tüm o cevapsız soruları.Wissen wir nicht, wer in dieser Regierung vertrauenswürdig ist. Bei all den unbeantworteten Fragen.
Hükûmette kime güvenip güvenemeyeceğimizi elbette ki hâlâ bilemeyiz. Elimizde cevapsız bunca soru varken.Die unbeantworteten fragen.
CEVAPSIZ SORULAR.Saubere Tragödie. Keine unbeantworteten Fragen.
Combinations with other parts of speech
Isimlerle kullanım
Keine unbeantworteten Fragen.
Cevaplanmamış soru yok.Du bleibst zurück mit tausend unbeantworteten Fragen.
Binlerce cevapsız soruyla maruz kalırsınız.Die unbeantworteten Fragen von Lost!
Lostta cevaplanmamış sorular!Die wöchentliche Demütigung der unbeantworteten Fragen.
Die unbeantworteten Fragen von Lost!
Lostun Cevaplanmayan Soruları!Ist das ein Experiment All diese unbeantworteten Fragen.
Bütün bu cevaplanamayan sorulardan yoruldum.Nach 20 unbeantworteten Anrufen… nein, nicht wirklich.
In ihrer Beziehung gibt es Hunderte von unbeantworteten Fragen.
İlişkilerinde yüzlerce cevaplanmamış soru var.All diese unbeantworteten Fragen.
Bütün bu cevaplanamayan sorulardan yoruldum.Diese einfache Gleichung lässt uns jedoch mit vielen unbeantworteten Fragen zurück.
Ancak bu basit denklem, bizi çok sayıda cevaplanmamış soruyla baş başa bırakır.Es sind all die unbeantworteten Fragen, die die Mathematik zu etwas Lebendigem machen.
Bu matematiği hala yaşayan bir olgu yapan cevaplanmamış sorulardır.Er hinterliess uns eine Reihe von unbeantworteten Fragen.
Bizi, bir sürü cevaplanmamış soru ile geride bırakmış gibi görünüyor.Bei all den unbeantworteten Fragen wissen wir nicht, wer in dieser Regierung vertrauenswürdig ist.
Elimizde cevapsız bunca soru varken hükûmette kime güvenip güvenemeyeceğimizi elbette ki hâlâ bilemeyiz.Um eine der letzten großen unbeantworteten Fragen der Menschheit.
Fakat insanlık tarihinin cevaplanmamış en büyük sorularından biri.Ich glaube, ein gutes eTwinning Projekt lässt einen mit positiven Erinnerungen und einigen unbeantworteten Fragen zurück.
Bana göre; iyi bir eTwinning projesi ardında güzel anılar ve bazı açık sorular bırakmalıdır.Die Mauer der unbeantworteten Gebete.
Cevaplanmamış Dualar Duvarı.In der zweiten Unterrichtsstunde erleichtert der Professor das Lernen so, dass die Schüler dazu angehalten werden, die unbeantworteten Fragen zu beantworten.
Sınıfın ikinci saatinde profesör, öğrenmeyi cevapsız kalan soruları yanıtlamaları için öğrencileri teşvik edecek şekilde kolaylaştırır.Mit so vielen unbeantworteten Fragen.
Çok fazla cevaplanmamış soru var.Anhand dieser Daten können Sie die Anzahl der unbeantworteten Fragen berechnen.
Cevaplanmayan soru sayısını hesaplamak için bu verileri kullanın.Um ganz ehrlich zu sein, James… all die unbeantworteten Fragen zu Rainas Tod sind schlecht fürs Geschäft.
James. Açık olmam gerekirse Rainanın etrafında dolanan… cevabı olmayan onca soru işimiz için kötü alamet.Und es sind die verrückten Möglichkeiten, die unbeantworteten Fragen, die uns voran treiben.
Ve bizi ileri götüren, cevaplanmamış sorular ve çılgın olasılıklardır.Und all die Möglichkeiten, die unbeantworteten Fragen ziehen uns nach vorn.
Bizi ilerleten şey de bu çılgınca olasılıklar ve cevaplanmamış sorular.Und es sind die verrückten Möglichkeiten, die unbeantworteten Fragen, die uns voran treiben. Also bleibt neugierig.
Ve bizi ileri götüren, cevaplanmamış sorular ve çılgın olasılıklardır. Meraklı kalın.Habe ich endlich eine Antwort erhalten. Winston, nach 25 unbeantworteten SMS an Nick und Jesse heute Morgen.
Jess ve Nicke gönderdiğim… 25 Habe ich endlich eine Antwort erhalten.- Lauf!Winston, nach 25 unbeantworteten SMS an Nick und Jesse heute Morgen…- Lauf!
Jess! sonunda bu sabah Nick ve Jessten haber aldım. Evet Winston,25 cevapsız mesajdan sonra!
Synonyms are shown for the word 
