Verlorene Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Der verlorene Sohn!
Schlechte.- Verlorene.
Der verlorene Ring.
Kaybolan yüzük.Wie dieser arme, verlorene Mann?
Die verlorene Stadt D.
Kayıp Şehir D.Combinations with other parts of speech
Ich komme. Der verlorene Sohn.
Das verlorene paradies.
Yitik Cennet.Mich ärgert jedes verlorene Spiel.
Zwei verlorene Seelen.
İki kayıp ruh.Und ich suche nicht jedes verlorene Lamm.
Ben de kaybolan her kuzuyu aramaya çıkamam.Das verlorene Silber.
Kaybolan Gümüş.Billy Wilder für Das verlorene Wochenende.
Das verlorene Licht.
Kaybedilen ışık.Ich dachte, ich könnte es wiedergutmachen… die verlorene Zeit.
Kaybedilen zamanı… telafi ederim sandım.Verlorene Zeit?
Kaybettiğimiz zaman mı?Atlantis, die verlorene Stadt.
Kayıp Şehir Atlantis.Der verlorene Sohn bin ich!
Ben savurgan oğluyum!Rede du nicht über verlorene Zeit mit mir.
Bana kaybedilen zamandan bahsetme Nicky.Die verlorene Stadt Dash.
Kayıp Dash Şehri.Dann müssen wir die verlorene Zeit aufholen.
Kaybettiğimiz zamanı telafi etmeliyiz.Die verlorene Stadt. Bruder?
Kayıp Şehir.- Kardeş?Dann müssen wir die verlorene Zeit aufholen.
An2} Kaybettiğimiz zamanları telafi edeceğiz galiba.Der verlorene Sohn kehrt zurück.
Hovarda evlat dönüyor.Aber morgen Abend holen wir die verlorene Zeit nach.
Ama yarın gece kaybettiğimiz zamanı telafi edeceğiz.Für verlorene Zeit.
Kaybolan zamanım için.Sein MiG-23MLD ist das letzte in Afghanistan verlorene Kampfflugzeug.
MiG-23MLD, Afganistanda kaybedilen son savaş uçağı.Zwei verlorene Punkte.
Kaybedilen iki puan.Er hat diese Vorstellung, dass ihr verlorene Zeit aufholt.
Ikinizin kaybolan zamanı telafi edeceğine dair. O saçma umutlara sahip….Meine verlorene Tochter.
Benim müsrif kızım.Ich kann die Vergangenheit nicht wieder gutmachen, die verlorene Zeit.
Geçmişi, kaybettiğimiz zamanı telafi edemeyeceğimi biliyorum.
