GET TO A PHONE ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• bir telefon bulmak
• telefona git
• onu aramamız lazım

Get to a phone Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Get to a phone.
Telefona geçin.

Let's get to a phone.
Hadi bir telefon bulalım.

Get to a phone.
Şimdi telefona git.

I will get to a phone.
Ben telefonu getireceğim.

Get to a phone. All right.
Şimdi telefona git. Tamam.

I must get to a phone.
Hemen bir telefon bulmam lazım.

Get to a phone. All right.
Tamam. Şimdi telefona git.

I gotta get to a phone.
Telefon etmeliyim.- Benim bir.

Get to a phone and call the police.
Telefon bul ve polisi çağır.

We need to get to a phone.
Bir telefon bulalım.

Get to a phone and call the police.
Bir telefon bul ve polisi ara.

How did you get to a phone?
Telefona nasıl ulaştın?

You get to a phone fast, and you won't die.
Hemen bir telefona ulaşırsan ölmezsin.

We need to get to a phone.
Bir telefona ulaşmalıyız.

Get to a phone, find out if she's all right.
Onu aramamız lazım. İyi olup olmadığını öğren.

I couldn't get to a phone before.
Daha önce telefon bulamadım.

Get to a phone, call the cops, call an ambulance, anything, actually, other than what you did.
Bir telefon bulup polisi arasaydın, ambulans çağırsaydın. Yaptığın haricinde herhangi bir şey yapsaydın.

It was hard to get to a phone.
Telefon bulmak zordu.

You get to a phone.
Sen de telefon bulursun.

Well, I--I had to get to a phone.
Şey, bir telefon bulmam gerekiyordu.

Yes.- Get to a phone.
Evet Onu aramamız lazım.

All right. I have to get to a phone.
Pekala. Bir telefon bulmak zorundayım.

Let's get to a phone booth.
Bir telefon kulübesi bulalim.

I really need to get to a phone.
Gerçekten telefona ihtiyacım var.

Get out, get to a phone, tell people.
Çıkıp bir telefona ulaşıp herkese anlatmak için.

If you want two tickets to the big Pigskin Classic-[ Pig Snorting]-[ Announcer Laughing] just get to a phone and be our 1 3th caller.
Eğer büyük pigskin klasiğine 2 bilet istiyorsan-- Sadece telefonu al ve bizim 13. Arayanımız ol.

I have to get to a phone.
Bir telefon bulmak zorundayım.

We need to get to a phone.
Bir telefona ulaşmamız lazım.

We need to get to a phone.
Bir telefona ihtiyacımız var.

We don't want him getting to a phone before we find out if there's a stash house or where the rest of the people are, right?
Biz diğer şahısların yerini öğrenmeden onun bir telefona ulaşmasını istemeyiz, değil mi?