GET TO GO ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• git
• gidecek
• gideceğiz
• gitmeliyim
• gidip
• gidebiliyorsun

Get to go Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Henry. You get to go.
Sen git… Henry.

You get to go. Henry.
Sen git… Henry.

At least you get to go.
En azından sen gidebiliyorsun.

I get to go first.
İlk ben gitmeliyim.

Then tell me why you get to go!
O zaman neden sen gidebiliyorsun?

I get to go, Father.
Ben… gitmeliyim, Rahip.

If it means you get to go. Yeah.
Bu senin gitmen anIamına geIiyorsa, evet.

You get to go to a bakery?
Sana fırın mı düşecek?

What? Peter's friends get to go. Why?
Neden?- Ne? Peterın arkadaşları gidecek.

We all get to go to the bathroom.
Hepimiz tuvalete gideceğiz.

Why?- What? Peter's friends get to go.
Neden?- Ne? Peterın arkadaşları gidecek.

Wait. I get to go first.
İlk ben gitmeliyim. Bekle.

Get to go into space. But then you never.
Ama o zaman asla uzaya gitmezsiniz.

Why? Peter's friends get to go.- What?
Neden?- Ne? Peterın arkadaşları gidecek.

We all get to go to the bathroom.
Tamam.- Hepimiz tuvalete gideceğiz.

And in keeping with military tradition, I get to go first.
Ve askeri geleneğe göre önce ben gitmeliyim.

We all get to go to the bathroom. fine.
Hepimiz tuvalete gideceğiz.- Tamam.

And in keeping with military tradition, I get to go first.
Önce ben gitmeliyim. Ve askeri geleneğe göre.

Henry. You get to go… Give something to my ma.
Sen git… Henry. Anneme bir şey ver.

You said, next time through the tunnel, I get to go.
Tünelden bir kez daha geçince ben sürecektim. Sen demiştin.

You get to go… Henry. Give something to my ma.
Sen git… Henry. Anneme bir şey ver.

When this day is over, you get to go home with the baby.
Günün sonunda eve bebekle giden sen olacaksın.

You get to go… give something to my ma. Henry.
Sen git… Henry. Anneme bir şey ver.

What good is watchin' the party if you never get to go?
Hiç gitmediğin bir partiyi izlemenin neresi güzel olabilir ki?

How come I never get to go on these out-of-town trips?
Nasıl oluyor da bu şehir dışı işlere ben hiç gitmiyorum.

That means you and your perfect little girlfriend get to go.
Bu senin küçük kız arkadaşınla iyi gittiğin anlamına gelir.

Where all the goody-goodies get to go. so that I may be welcomed into that place.
Böylece iyilerin gittiği o güzel yere belki ben de kabul edilebilirler.

Father… about the Boston Marathon… does everyone from the team get to go?
Peder, Boston Marathon ilgili… Takımdaki herkes gidecek mi?

Goss ranking everyone who might get to go on the mission-- A.S.C.A.N. S and instructors.
Goss, göreve gitme ihtimali olan öğrencilere ve eğitmenlere sıralama yapıyor.

So that I may be welcomed into that place where all the goody-goodies get to go.
Böylece iyilerin gittiği o güzel yere belki ben de kabul edilebilirler.