TO SOLVE PROBLEMS ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• sorunları çözmek
• problem çözmeyi
• sorun çözmeyi

To solve problems Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

I know how to solve problems.
Sorunları çözmeyi bilirim.

To solve problems. Nika said she loves.
Nika problem çözmeyi çok sevdiğini söyledi.

It's my nature to solve problems.
Sorunları çözmek benim doğamda var.

I want to solve problems instead of creating friction.
Sürtüşmeler yerine problemlerinizi çözmek istiyorum.

That's not the way to solve problems.
Sorunları çözmeni yolu bu değil.

But to solve problems of theoretical nature it is mine.
Fakat problemin çözümü teorik olarak yaptığım şeyde.

We're just trying to solve problems.
Sadece sorunlar çözmeye çalışıyoruz.

I only want to solve problems and help people.
Ben sadece sorunları çözmek ve insanlara yardım etmek istiyorum.

You are a genius, so you like to solve problems.
Sen bir dâhisin, sorun çözmeyi seversin.

You use force to solve problems… but not this time.
Sorunları çözmek için güç kullanıyorsun ama bu sefer olmaz.

I thought mediators were supposed to solve problems.
Arabulucuların sorun çözmesi gerekmiyor mu?

We're always trying to solve problems for the best athletes in the world.
Hep dünyanın en iyi atletlerinin sorunlarını çözmeye çalışırdık.

She brought students in to solve problems.
Bir takim soruları çözmek için öğrencileri getirdi.

We use computers to solve problems and to put information in order.
Biz sorunları çözmek ve bilgiyi düzenlemek için bilgisayarlar kullanırız.

We're scientists… wired to solve problems.
Bizler problem çözmeye takık bilim adamlarıyız.

Eventually, my ability to solve problems became a liability and Radley let me go.
Neticede, sorunları çözebilme yeteneğim bir yükümlülük oldu. Ve Radley beni kovdu.

For revenge? No. You don't always need violence to solve problems.
Hayır, sorunları çözmek için herzaman şiddet gerekmiyor.

But we know how to solve problems, don't we?
Ama sorun çözmeyi biliriz, değil mi?

Today we're just gonna carry on with using equations to solve problems.
Bugün o eşitlikleri kullanarak problem çözmeyi öğreneceğiz.

He's gotta learn how to solve problems without it.
Onsuz da sorunları çözmeyi öğrenmeli.

It's funny, every day in school they teach us how to solve problems.
Çok komik, okulda her gün bize problemleri çözmeyi öğretiyorlar.

Nika said she loves to solve problems.
Nika problem çözmeyi çok sevdiğini söyledi.

The theory and technology of building agents that can plan ahead to solve problems.
Problem çözmek için ileriye dönük plan yapabilen etmenler geliştirmenin teorisi ve teknolojisi.

No armies or navies to solve problems.
Sorunları çözmek için ordulara, donanmalara ihtiyacımız yok.

It might surprise you, but I don't use my fists to solve problems.
Seni şaşırtabilir ama sorunları çözmek için yumruklarımı kullanmam.

People don't use their fists to solve problems these days.
Şu günlerde insanlar sorunlarını çözmek için yumruklarını kullanmıyor.

You don't know a better way to solve problems, right?
Başka türlü sorun çözmeyi bilmiyorsun, değil mi?

No, you don't always need violence to solve problems. For revenge?
Hayır, sorunları çözmek için herzaman şiddet gerekmiyor?

As a city councilman, my job is to solve problems any way I can.
Bir belediye meclisi üyesi olarak, her ne şekilde olursa olsun problemleri çözmek.

A Kingsman agent needs to be able to solve problems under pressure.
Herkes bunu yapabilir, ama bir ajan basınç altında sorunları çözmek gerekir.