TO THE CAFETERIA ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• kafeteryaya
• yemekhaneye
• kafeterya
• kafeteryada
• kafeteryaya kadar

To the cafeteria Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

This way to the cafeteria.
Kafeterya bu tarafta.

To the cafeteria. No, today.
Hayır, bugün, kafeteryada.

No, today. To the cafeteria.
Kafeterya. Hayır, bugün.

I thought the warden had you assigned to the cafeteria.
Müdürün seni yemekhaneye verdiğini sanıyordum.

No, today. To the cafeteria.
Hayır, bugün, kafeteryada.

I'm starting to draw the route he took to the cafeteria.
Kafeteryaya geliş rotasını çizmeye başladım.

Yeah. They went down to the cafeteria to get some coffee.
Evet, öyle. Kahve almak için kafeteryaya inmiştim.

This was the glorious time. No more racing to the cafeteria.
Artık kafeteryaya koşturmak yoktu. Muhteşem zamanlardı.

No more racing to the cafeteria. This was the glorious time.
Artık kafeteryaya koşturmak yoktu. Muhteşem zamanlardı.

All available guards to the cafeteria!
Bütün gardiyanlar yemekhaneye!

No more racing to the cafeteria. This was the glorious time.
Muhteşem zamanlardı. Artık kafeteryaya koşturmak yoktu.

Come on, James, let's go to the cafeteria.
Hadi, James, kafeteryaya gidelim.

I will go down to the cafeteria, see if I can't scare up some untoasted bread.
Kafeteryaya inip kızarmamış ekmek bulabilir miyim diye bakacağım.

I will take you to the cafeteria.
Sizi yemekhaneye götüreyim.

A trip to the cafeteria. A return in the general direction of her workplace.
Kafeterya ziyareti ve herkesin kullandığı yoldan çalışma alanına dönüşü.

Is this the way to the cafeteria?
Kafeterya bu tarafta mı?

To choose your spring service commitments. All juniors, please report to the cafeteria.
Herkes seçtiği bahar dönemi hizmetini kafeteryaya bildirsin lütfen.

I saw Fat Neil headed to the cafeteria. So am I.
Şişko Neili malum bakışlarıyla kafeteryaya giderken gördüm.- Ben de.

This was the glorious time. No more racing to the cafeteria.
Muhteşem zamanlardı. Artık kafeteryaya koşturmak yoktu.

Yep! I'm gonna go to the cafeteria, see if anything's edible.
Yiyecek bir şey var mı bakmak için kafeteryaya gidiyorum ben.- Evet.

Wait your turn. Tim, would you show the detective to the cafeteria?
Tim, dedektife kafeteryaya kadar eşlik eder misin? Sıranı bekle?

Would you like to go to the cafeteria for something to eat?
Bir şeyler yemek için kafeteryaya gitmek ister misin?

With Nelson gone, lunch money's finally making its way to the cafeteria.
Nelson gitti gideli, sonunda öğle yemeği paraları yemekhaneye gidiyor.

Isn't it easier to go to the cafeteria and talk face to face?
Kafeteryaya gidip yüz yüze konuşmak daha basit değil mi?

They wrote a letter to the late principal requesting changes to the cafeteria menu.
Ölen müdürlerinden kafeterya menüsünün değişmesini istediler.

My mom sent me to the cafeteria to get a snack, but I got lost.
Annem beni atıştırmalık alayım diye kafeteryaya yolladı… ama kayboldum.

Everyone is to report to the cafeteria.
Herkes kafeteryada rapor verecek.

I wanted to go down to the cafeteria, they had these yummy chocolate biscuits.
Kafeteryaya inmek istemiştim, orada nefis çikolatalı bisküviler vardı.

Tim, would you show the detective to the cafeteria? Wait your turn?
Sıranı bekle. Tim, dedektife kafeteryaya kadar eşlik eder misin?

All juniors, please report to the cafeteria to choose your spring service commitments.
Herkes seçtiği bahar dönemi hizmetini kafeteryaya bildirsin lütfen.