die Strafe über sie
azap onlaraceza , onların die Peinigung zu ihnen
die Pein zu ihnen
Eğer süre belirtilmiş olmasaydı azap onlara hemen gelirdi.
Und gäbe es keine festgelegte Frist, gewiß käme die Peinigung zu ihnen.Eğer süre belirtilmiş olmasaydı azap onlara hemen gelirdi. Ama yine de onlar farkına varmadan başlarına ansızın gelecektir.
Wäre nicht eine Frist festgesetzt worden, hätte die Strafe sie schon ereilt; und sie wird gewiß unerwartet über sie kommen, ohne daß sie es merken.Belirlemiş olduğumuz bir zaman olmasaydı, o azap onlara gelecekti.
Gäbe es nicht eine festgesetzte Frist, wäre die Pein zu ihnen gekommen.Onlardan öncekiler de yalanladı; böylece azap onlara hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip-çattı.
Es leugneten jene, die vor ihnen waren; da kam die Strafe über sie, als sie es nicht ahnten.Bunun üzerine Allah, binalarının temelini çökertti detavanları başlarına yıkıldı. Azap, onlara farketmedikleri yerden geldi.
Da ging Allah ihren Bau an den Grundmauern an, so daßdas Dach über ihnen auf sie herabfiel, und die Strafe über sie kam, von wo sie nicht merkten.Onlardan öncekiler de yalanladı; böylece azap onlara hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip-çattı.
Diejenigen vor ihnen leugneten, dann kam zu ihnen die Peinigung von da, wo sie nicht merkten.Kendilerinden öncekiler de tuzak kurmuşlardı; ancak ALLAH, binalarını temelinden yıkmış,üzerlerindeki tavan başlarına çökmüştü; azap onlara ummadıkları yerden gelmişti.
Ränke schmiedeten bereits diejenigen, die vor ihnen waren. Da ging Allah ihren Bau an den Grundmauern an,so daß das Dach über ihnen auf sie herabfiel, und die Strafe über sie kam, von wo sie nicht merkten.Onlardan öncekiler de yalanladı; böylece azap onlara hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip-çattı.
Für Lüge erklärt haben es diejenigen, die vor ihnen waren. Da kam die Strafe über sie, von wo sie nicht merkten.Onlardan öncekiler, hileli-düzenler kurmuşlardı da, Allah( ın azap emri) onların kurdukları yapıların temellerine geldi,böylece üstlerindeki tavan tepelerine çöktü; azap onlara şuurunda olmadıkları yerden gelmişti.
Ränke schmiedeten bereits diejenigen, die vor ihnen waren.Da ging Allah ihren Bau an den Grundmauern an, so daß das Dach über ihnen auf sie herabfiel, und die Strafe über sie kam, von wo sie nicht merkten.Senden çarçabuk başlarına azabı getirmeni istiyorlar.Eğer belirlenmiş bir vâdesi olmasaydı azap onlara muhakkak gelmişti bile! Fakat hiç farkına varmadıkları bir sırada o kendilerine ansızın gelecektir.
Und sie verlangen von dir, daß du die Strafe beschleunigen sollst.Wäre nicht eine Frist festgesetzt worden, hätte die Strafe sie schon ereilt; und sie wird gewiß unerwartet über sie kommen, ohne daß sie es merken.Kendilerinden önceki kâfirler de peygamberler için hileler, tuzaklar kurmuşlardı. Ama neticede Allah onların binalarını ta temellerinden yıktı daüstlerindeki tavan tepelerine çöktü. Hem de bu azap onlara hiç fark edemedikleri bir yerden geldi.
Ränke schmiedeten bereits diejenigen, die vor ihnen waren.Da ging Allah ihren Bau an den Grundmauern an, so daß das Dach über ihnen auf sie herabfiel, und die Strafe über sie kam, von wo sie nicht merkten.Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, azap onlara elbette gelmiş olacaktı.
Und gäbe es keine festgelegte Frist, gewiß käme die Peinigung zu ihnen.Belirlemiş olduğumuz bir zaman olmasaydı, o azap onlara gelecekti.
Und gäbe es keine festgelegte Frist, gewiß käme die Peinigung zu ihnen.Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, azap onlara elbette gelmiş olacaktı.
Gäbe es nicht eine festgesetzte Frist, wäre die Pein zu ihnen gekommen.Sonunda Allah da onların binalarını temellerinden söktü üstlerindeki tavan datepelerine çöktü. Bu azap onlara, farkedemedikleri bir yerden gelmişti.
Da ging Allah ihren Bau an den Grundmauern an,so daß das Dach über ihnen auf sie herabfiel, und die Strafe über sie kam, von wo sie nicht merkten.Azabımız onlara geldiğinde'' Biz gerçekten zalimlermişiz!'' demelerinden başka yalvarıları kalmadı!
Ihr Ausruf war nichts anderes, als Unsere Strafe über sie kam, als daß sie sagten:" Wir waren wahrlich Frevler!Çünkü bildirilen azap onları bastırıverdi.
Da ergriff sie die Pein.Böylece azap onları yakaladı.
Da ergriff sie die Strafe.Azap, onları helak ediverdi.
Da ergriff sie die Strafe.Böylece azap onları yakaladı.
Dann richtet sie die Peinigung zugrunde.Artık azabımız onlara geceleyin veya onlar öğle uykusu uyurken geldi.
Da kam Unsere Strafe des Nachts über sie oder als sie den Mittagsschlaf hielten.Sonunda azap onları yakaladı.
Dann richtet sie die Peinigung zugrunde.Ezakehûl azebe” azabı onlara tattırdı( şeklinde sözler) söylüyorlardı.
Um ihnen begreiflich zu machen, welche Strafe ihnen bevorstehe, sprach er also zu ihnen:.Böylece azap onları yakaladı.
Da ergriff sie die Pein.Sonunda azap onları yakaladı.
Da ergriff sie die Pein.Eğer işledikleri suçları sebebiyle onları cezalandıracak olsaydı, azabı onlara hemen gönderirdi.
Würde ER sie belangen für das, was sie sich erworben haben, hätte ER ihnen die Peinigung beschleunigt.Kabir azabını ondan kaldırır.
Und läßt ihn seiner Pein.Allâhın azabı onları yakalayıverdi.
Der Abgrund ersparte ihnen die Pein.Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi.
So ereilte sie die Strafe am Tage der schattenspendenden Wolke.Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi.
Da ergriff sie die Pein des Tages der Überschattung.
Sonuçlar: 30,
Zaman: 0.0389