BILE YETMEZ ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

das reicht nicht mal
nicht mal
bile değil
bile yok
hiç
bile henüz

Bile yetmez Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Oda tutmaya bile yetmez.
Nicht mal genug für ein Zimmer.
Çocuklarım için… Ve altı dolar kahveye bile yetmez.
Und für 6 Mäuse gibt es nicht mal Kaffee.
Bunu görmeye yetkim bile yetmez galiba.
Ich glaube nicht mal, dass ich autorisiert bin, dies zu sehen.
Senin öğretmen maaşın tuvalet kağıdına bile yetmez!
Dein Lehrergehalt reicht nicht mal fürs Klopapier!
Bir yatak için bile yetmez.
Das reicht nicht mal für ein Bett.
İki saat, Bajordan takviye kuvvet getirmemize bile yetmez.
Das reicht nicht mal, um Verstärkung von Bajor zu holen.
Oradaki otellerde bir gecelik bile yetmez bu para.
Das reicht nicht mal für ein Hotelzimmer für eine Nacht.
İtalyanın ürettiği zeytinyağı kendine bile yetmez.
Italien produziert nämlich nicht einmal genügend Oliven für den eigenen Bedarf.
Torpidolarımız bile yetmez.
Photonentorpedos reichen auch nicht.
Ölmek sözü bunu anlatmaya bile yetmez.
Gestorben" beschreibt es noch nicht einmal.
Otobüs parasına bile yetmez.
Das reicht nicht mal für den Bus.
Bu akşam yemeğine bile yetmez!
Das reicht nicht mal für'n Essen!
Yuehe bir milyon ölü bile yetmez.
Eine Million Tote wären zuwenig für Yueh!
Tuttuğum balık kedime bile yetmez.
Mein Ertrag reicht kaum fürs Katzenfutter.
Buradaki robotları halletmeye bile yetmez.
Das reicht nicht mal, um die Roboter hier auszuschalten.
Dava etme şansınızdan da vaz… O para bir aylık ipoteğe bile yetmedi.
Man gibt sein Klagerecht auf… Das Geld deckte nicht mal eine Hypothekenrate ab.
Hatta bir yaşam bile yetmeyecek.
Möglicherweise nicht mal in einem Leben.
Ilk cümlen bile yetti bize!!
Für mich reichte schon der erste Satz!
Hobu bile yetmiyor efendim?”.
Genügt nicht auch der Knebel, Exzellenz?«.
Sıradışı olduğunu söylemek için bir bakış bile yetti.
Es genügt, einmal hineinzuschauen, um zu sagen, es ist außergewöhnlich.
Kız kardeşimin evliliği bile yetmeyebilir.
Die Heirat meiner Schwester könnte nicht genug sein.
Bu gece toplanacak para, onarıma başlamaya bile yetmeyecek.
Das gesammelte Geld wird nicht mal reichen, um mit den Reparaturen anzufangen.
Ve maaşın bunların yarısına bile yetmemesi!
Dir reicht die Hälfte seiner Entschädigung- wenn überhaupt!?
Yani birimiz için bile yetmiyordu.
Das genügte nicht einmal für einen von uns.
Hayat gerçekten yaşamaya bile yetmiyor.
Es reicht nicht einmal wirklich zum Leben.
Aradaki bir gün güneşi gördük ki, bu bile yetti.
Letztendlich haben wir die Stadt an einem Tag gesehen und das reichte auch.
Kazandığı para bakıcının parasını ödemeye bile yetmiyordu.
Sein Geld reichte nicht mal für das Babysitten.
Hatta bir kaç gün bile yetmeyebilir.
Ein paar Tage könnten nicht einmal reichen.
Emekli maaşı ekmek paramıza bile yetmiyor.
Die Rente reicht noch nicht einmal für Brot.
İzlandayı yenmek bile yetmiyordu.
Nicht einmal Island vermochte man zu schlagen.
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.0413

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca