Bir barın Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Bir barın adıydı.
Rapidshare bir barındırıcıdır.
Bir barına gitmemizi teklif ettim.
Şimdiyse, bir barın sahibisin.
Bir barın önüne… kim yiyecek bırakır?
Combinations with other parts of speech
Isimlerle kullanım
Fiillerle kullanım
Yani kendine ait bir barın yok?
Bazen bir barın yanından geçerken.
Boystownda Fairy Tail adlı bir barın önündesiniz.
Floridada bir barın önünde saldırıya uğradı.
Manchester, New Jerseyde bir barın adresi.
Bir Barın İhtiyacı Olan Sigorta Teminatları.
Niye arabanı bir barın önüne park ettin?
Bir barın gizli odası, belki bir otel de olabilir.
Nasıl 16 yaşında bir çocuk bir barın müdavimi olur?
Ne tür bir barındırma web sitesi sahiplerine sağlıyorlar?
İki haftadır diş macunu tüpü görmedim ve bir barın var.
Günlük tüketim için, bir barın 3 kareler dahilinde kalmak.
Ben bir barın ucunda kısa ve daracık elbiseyle oturuyorum.
ArubaCloud, Aruba S.p.A. tarafından sağlanan bir barındırma hizmetidir.
Dan, iki hafta önce… bir barın önünde onu öpmüştü. Hayır, hayır.
Bir barın otoparkında bulmuşlar.- Ama şimdi gidip almam lazım.
Scottın kredi kartı kayıtları şehir merkezindeki bir barın sürekli müşterisi olduğunu gösteriyor.
Burada sadece bir barın ve pencerenin yanında… masaların olduğunu hatırlıyor musun?
Eğer bir barın varsa, ya temiz tutmasını öğreneceksin… ya da müfettişleri nasıl halledeceğini öğrenmelisin.
Hepimiz yataklarımızda uyuyorduk… bir dakika sonra da Arcadidaki bir barın önündeydik.
Bir barın taburelere kıçları oturtmak için yapabileceği en havalı şey nedir?
Bebek Diego, Buenos Aireste bir barın önünde… imza vermeyi reddettiği için bıçaklandı.
Sağır olmamı… ve babamın bir yıl kadar önce… McKees Rocksta bir barın önünde… vurularak öldürülmesini saymazsak sıradan bir gencim.