Bir borcu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Bir borcu affetmezler.
Daha büyük bir borcu var.
Hiç bir borcu yok bize.
Birinin birisine bir borcu.
Evet. Eski bir borcumu… tahsil ettim.
Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Birinin birisine bir borcu.
Sana bir borcum olduğunu düşündüm.
Sinemanın yüklü bir borcu var.
O bu bana büyük bir borcu var.
Aynı zamanda bir borcu yeniden finanse edebilirsiniz.
Örneğin kişinin bir borcu vardır.
Böyle bir borcu bu güne kadar hissetmediğime yanıyorum.
Devletin öyle çok bir borcu yok.
Ama Wednesdaye bir borcum vardı ve o tahsilata geldi.
Nihayetinde hepimizin birbirine bir borcu vardır.
Herhangi bir borcu var mı?
Bu yüzüğü satmalıyım çünkü bir borcu ödemek zorundayım.
Hey Jimmy! Tanrı bir borcun daha olduğunu söyledi.
Herhangi bir haksızlık etmişse, ya da bir borcu varsa, bunu.
Ödenmemiş bir borcu hatırladım.
Belki günün birinde, ikimizin de halklarımıza karşı bir borcu kalmayacak.
Bu pratiğin onlara bir borcu olmadığını anlamış gibiydiler.
Alman devleti aynını 1994 yılında yaptı ve benzer tutarda bir borcu üstlendi.
Ne dersin, annenin bir borcu olsaydı onu öder miydin?
Baba adam devasa bir ev kiralayabiliyor ama gerçek bir borcu ödeyemiyor.
Eğer şirketin bir borcu varsa, şirketin profilindeki'' Riskler'' bölümünde görüntülenecektir.
Eski sahibinin yönetim şirketine büyük bir borcu olduğu ve koleksiyonerlere girme riski taşıdığı sonucuna varılır.
Çekik bir kumarbazın borcu olursa bacaklarını kırıp ailesini tehdit edebilirler.
Bana bir iyilik borcu olan bir yargıca ihtiyacımız var.