DOKULARDA ne Demek Almanca - Almanca Çeviri S

Isim

Dokularda Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
LDH-3: akciğerler ve başka dokularda.
Ldh-3: Lungen und andere Gewebe.
Organlar dokularda çok daha fazla tanınabilir.
Organe sind über Gewebe viel besser erkennbar.
Doğum sırasında travma( dokularda gözyaşı).
Trauma während der Geburt(Risse im Gewebe).
Dokularda metabolik süreçleri ve trofizmi artırır.
Verbessert metabolische Prozesse und Trophismus im Gewebe.
Tüm organlarda ve dokularda eşit şekilde dağıtılır.
Gleichmäßig in allen Organen und Geweben verteilt.
Combinations with other parts of speech
Fiillerle kullanım
Isimlerle kullanım
Demir, potansiyel olarak ölümcül olabilen dokularda birikebilir.
Eisen kann sich in Geweben ansammeln, was potentiell tödlich sein kann.
Aynı odada farklı dokularda taşları birlikte kullanabilir miyim?
Kann ich Steine mit unterschiedlichen Texturen im selben Raum mischen?
Geri kalan% 1 kas, kan ve diğer dokularda bulunur.
Die restlichen 1 Prozent Wird im Blut und Geweben andere gefunden.
Biyopsi sonuçları: dokularda patolojinin varlığı kanseri gösterir.
Biopsie Ergebnisse: Das Vorhandensein von Pathologie in den Geweben zeigt Krebs.
Dudaklar farklı boyutlarda,renklerde ve hatta dokularda bile olabilir.
Die Lippen können sogar verschiedene Größen,Farben und sogar Texturen haben.
Dokularda, bu antibiyotiğin konsantrasyonu her zaman kandan çok daha yüksektir.
In Geweben ist die Konzentration dieses Antibiotikums immer viel höher als im Blut.
Bebeğinde tamir ve bina dokularda yardımcı olur.
Hilft bei der Reparatur und Bau Gewebe in Ihrem Baby.
Solkosil- dokularda metabolizma süreçlerini normalleştirir, rejenerasyon sürecini hızlandırır;
Solcoseryl- normalisiert den Stoffwechsel im Gewebe, beschleunigt den Regenerationsprozess;
Her ikisi de bilirubinin dokularda birikmesine neden olur.
Beides bewirkt, dass sich das Bilirubin in den Geweben ablagert.
Benzer şekilde lenfoma tipik olarak lenf düğümlerinde veyadiğer lenfatik dokularda başlar.
Ebenso beginnt das Lymphom typischerweise in den Lymphknoten oderanderen lymphatischen Geweben.
Yardımcı olur normal pH düzeyi geri, Dokularda kan dolaşımını hızlandırır.
Unterstützt die Wiederherstellung normaler pH-Wert, Es beschleunigt die Blutzirkulation im Gewebe.
Biz enfekte dokularda, istenirse, önemli ölçüde daha uzun süre muhafaza edilebilir olduğunu bekliyoruz.
Wir gehen davon aus, dass infizierte Gewebe deutlich länger aufrechterhalten werden könne, wenn gewünscht.
LIMK2-1, çeşitli insan hücresi hatları( D) ve dokularda( E) ifade edilir.
LIMK2-1 wird in verschiedenen menschlichen Zelllinien(D) und Geweben(E) exprimiert.
Eozinofiller vücutta dokularda depolanır ve birkaç haftaya kadar hayatta kalır.
Eosinophile werden im ganzen Körper in Geweben gespeichert und überleben bis zu mehreren Wochen.
İlaç toksik özelliklere sahip değildir, dokularda konsantre değildir.
Das Medikament hat keine toxischen Eigenschaften, konzentriert sich nicht in den Geweben.
Serbest radikaller, hücre ve dokularda çoğaldığında vücudun DNA yapısında hasara neden olur.
Wenn sich freie Radikale in Zellen und Geweben vermehren, schädigen sie die DNA-Struktur.
FIR enerji büyük bölgeleri ve kasları,kemikleri ve dokularda uzak yerlere ulaşır.
FIR Energie erreicht große Regionen undabgelegenen Orten in den Muskeln, Knochen und Gewebe.
Sonuç olarak, organ ve dokularda endokardit ve diğer inflamatuar süreçler gelişebilir.
Dadurch können sich Endokarditis und andere entzündliche Prozesse in Organen und Geweben entwickeln.
Bununla birlikte, proteinlerin etiketlenmesini gerektirdiğinden,bu teknik dokularda kullanılamaz.
Jedoch, weil es erfordert, dass Proteine markiert werden,kann diese Technik nicht in Geweben verwendet werden.
Farklı olanlar, farklı organlarda veya dokularda birikme veya yoğunlaşma eğilimindedir.
Verschiedene diejenigen neigen zu sammeln oder zu konzentrieren in verschiedenen Organen oder Geweben.
Retinol dokularda kalabilir- sistematik olmayan bir girişle vücut bağımsız olarak dengeyi ayarlar.
Retinol kann im Gewebe verbleiben- bei unsystematischer Aufnahme passt der Körper das Gleichgewicht selbständig an.
Amiloid distrofinin kesin bir işareti, dokularda birikmiş amiloidin saptanmasıdır.
Ein eindeutiges Zeichen der Amyloiddystrophie ist der Nachweis von angehäuftem Amyloid in Geweben.
Sıvıların dokularda durmasına izin vermez, böylece alt ekstremitelerin şişmesini önler.
Es lässt die Flüssigkeit nicht in den Geweben stagnieren und verhindert so eine Schwellung der unteren Extremitäten.
Epidermisin yapısının özellikleri, HPVnin dokularda aktif replikasyonu için fırsatlar yaratır.
Die strukturellen Merkmale der Epidermis schaffen Möglichkeiten für die aktive Replikation von HPV in Geweben.
Küçük dokularda( Tablo 1) için temizleme protokolü takip sonra, saydam omurilik ultramicroscopy kullanılarak görselleştirilmiştir.
Nach folgenden Clearing-Protokoll für kleine Gewebe(Tabelle 1) die transparenten Rückenmark wurden mit Ultramikroskopie visualisiert.
Sonuçlar: 54, Zaman: 0.0257
S

Dokularda eşanlamlıları

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca