Imkânsızdır Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Insanlar için imkânsızdır.
Savaş ortamının içindeyken olan biteni net görmek imkânsızdır.
Neredeyse imkânsızdır herhâlde.
Çünkü sahip olmak imkânsızdır.
Yo, yo, yo. Bu imkânsızdır.
Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Fiillerle kullanım
Isimlerle kullanım
Daha
Zaman yolculuğu imkânsızdır, Bay Vaziri.
Başta imkânsızdı ama her şey başta imkânsızdır.
Liberal bir toplumda bu imkânsızdır, adil olanı da budur.
Bungtan konuşurken flört etmek imkânsızdır.
Eğer içine hiç oksijen girmezse… ki bu pratikte imkânsızdır, şarapta kahverengileşme oluşur.
Becerebilirsen ayakta sevişebilirsin ama ayakta içki içmek imkânsızdır.
Korumak neredeyse imkânsızdır.
Gerçekten de birebir aynı başlangıç koşullarına dönmek imkânsızdır.
Ki bu hemen hemen imkânsızdır.
Ama önemli kartel sırlarını bilen birinin gruptan ayrılması imkânsızdır.
Hatta bu nerdeyse imkânsızdır.
Gündelik yaşamda tecrübesiz birinin sahte bir parayı tanıyabilmesi neredeyse imkânsızdır.
Zengin olurdum. Ölümcül Fırlatış imkânsızdır diyorlar Tuzlu Su.
Ömer Öngüt Helâk ettiğimiz bir memleket( halkının)bize dönmemesi imkânsızdır.
Yalan Allah için imkânsızdır.
Bazı çocuklar kulak kanalı olmadan doğarlar vebu durumda işitme cihazlarının kullanılması imkânsızdır.
Dikkatini çekmek imkânsızdır.
Erime sürecinin anlamı bir şeyin, katı hâlden sıvı hâline geçmesi demektir bu da kemikte imkânsızdır.
Zaman yolculuğu, fiziken imkânsızdır.
Philbertın da dediği gibi,'' Zaman kadın gibidir, anlamak tümüyle imkânsızdır.
Hepsine yardım yapmak imkânsızdır.
Ve, özgürlük olmadan hiçbir zaman mutlu olamazsın, bu imkânsızdır.
Fiziksel zaman yolculuğu imkânsızdır.
Çeşitli efsaneler ve hikayeler onunla ilişkilidir,onun doğruluğu inanmamak imkânsızdır.