INANMAZLAR ne Demek Almanca - Almanca Çeviri S

glauben nicht
inanmıyor
iman etmezler
düşünmüyoruz
sanmıyorum
inançlı değil
olmadığını düşünüyorsun
imana gelmezler
von ihnen sind nicht gläubig

Inanmazlar Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Ecclesiastic category close
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Onlar inanmazlar.
Die nicht glauben.“.
Çünkü onlar inanmazlar.
Nur sollen sie nicht glauben.
Onlar yalnızlığa çekilenlere karşı güvensizdir ve bizim, armağan vermek için geldiğimize inanmazlar.
Sie sind mißtrauisch gegen die Einsiedler und glauben nicht, daß wir kommen, um zu schenken.
Onlar ki inanmazlar.
Die nicht glauben.
Fakat insanların çoğu inanmazlar.
Aber die meisten Menschen glauben nicht.
Delil olmadan bize inanmazlar. Delilimiz olmalı.
Sonst werden sie uns nicht glauben.- Wir brauchen Beweise.
Zaten onların çoğu inanmazlar.
Die meisten von ihnen glauben nicht.
Bize asla inanmazlar.
Man würde uns nicht glauben.
Ancak insanların çoğunluğu inanmazlar.
Aber die meisten Menschen glauben nicht.
Artık onlar inanmazlar;
Die können doch nicht glauben.
İnsanlar çok fazla gözlerini kırpan liderlere inanmazlar.
Die Leute glauben nicht an Führungspersonen, die zu viel blinzeln.
Artık onlar inanmazlar.”.
Sein, daß sie nicht glauben!".
Fayular bir insanın doğal olarak öldüğüne inanmazlar.
Die Fayu glauben nicht, dass ein Mensch auf natürliche Weise sterben kann.
Artık onlar inanmazlar;
Darum wollen sie nicht glauben-.
Biz ünlüler, söylememiz için bize para ödedikleri şeylere gerçekten inanmazlar.
Wir Berühmtheiten glauben nicht wirklich an die Dinge, die wir sagen.
Böylece Rabbinin, yoldan çıkanlar için söylediği:'' Onlar inanmazlar.'' sözü, gerçekleşti.
So hat sich das Wort deines Herrn bewahrheitet gegen die, die freveln, weil sie nicht glauben.
Şüphesiz bunlarda Allahın kudretine işaret vardır, ama çoğu inanmazlar.
Darin ist wahrlich ein Zeichen. Aber die meisten von ihnen sind nicht gläubig.
İşte böylece Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki'' Onlar inanmazlar'' sözü gerçekleşmiş oldu.
So hat sich das Wort deines Herrn bewahrheitet gegen die, die freveln, weil sie nicht glauben.
Diğerleri, beyaz bir çocuğun siyah bir çevrede yaşaması gerektiğine inanmazlar.
Andere glauben nicht, dass ein weißes Kind in einer schwarzen Nachbarschaft leben sollte.
Böylece Rabbinin, yoldan çıkanlar için söylediği:'' Onlar inanmazlar.'' sözü, gerçekleşti.
Und so hat sich das Wort deines Herrn gegen die Empörer bewahrheitet,(nämlich,) daß sie nicht glauben.
Şunlar Kitabın ayetleridir; Rabbinden, sana indirilen haktır, fakatinsanların çoğu inanmazlar.
Und was dir von deinem Herrn hinabgesandt wurde, ist die Wahrheit.Jedoch die meisten Menschen glauben nicht.
Fakat insanların çoğu inanmazlar.
Doch die meisten Menschen glauben nicht.
Müslümanlar şiddete ve zorbalığa inanmazlar.
Moslems glauben nicht an Gewalttätigkeit.
Ve bazı insanlar mucizelere inanmazlar.
Und manche Leute glauben nicht an Wunder.
Modern ebeveynliği savunan ebeveynler, çocukların kendi kararlarını almaları gerektiğine inanmazlar.
Eltern, die die moderne Erziehung in Zwangsjacken verteidigen, glauben nicht, dass Kinder ihre eigenen Entscheidungen treffen sollten.
Onlar ilgisiz kalmışlardır, onlar inanmazlar.
Sie sind Ungläubige, sie glauben nicht.
Hayatım onlar bana yada mektuba inanmazlar.
Sie werden mir oder einem Brief nicht glauben.- Liebling.
Çünkü idareciler mucizelere ve umuda inanmazlar.
Weil Personalverwalter glauben nicht an Wunder und Hoffnung.
Metafizikçiler şeytana ya da Cehenneme inanmazlar.
Die Jesiden glauben nicht an eine Hölle oder einen Teufel.
Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar.
Es sind diejenigen, die sich selbst verloren haben, denn sie glauben nicht.
Sonuçlar: 166, Zaman: 0.0367
S

Inanmazlar eşanlamlıları

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca