KAFETERYAYA ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• in die Cafeteria
• in die Kantine
• ins Café

Kafeteryaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Kafeteryaya git.
Geh in die Cafeteria.

Evet. Ben kafeteryaya gidiyorum.
Ja. Ich gehe in die Kantine.

Kafeteryaya götüreyim sizi.
Ich bringe Sie zur Cafeteria.

Üst kattaki kafeteryaya gel.
Komm nach oben in die Cafeteria.

Kafeteryaya koymayı öneriyorum.
Ich schlage die Cafeteria vor.

Bay Clark, acilen kafeteryaya gelin!
Kommen Sie schnell in die Cafeteria!

Ama kafeteryaya değil.
Aber nicht in die Cafeteria.

Çorba almak için kafeteryaya gitti.
Sie ging in die Cafeteria, um Suppe zu kaufen.

Kafeteryaya gıda merkezi diyorlar.
Die Mensa heißt'Ernährungszentrum.

Kaçtım. Kafeteryaya git bebeğim!
Geh zur Cafeteria, Schatz! Ich bin weggelaufen!

Kafeteryaya puding almaya gittim.
In der Cafeteria einen Pudding holen.

Gelmek ister misin? Kafeteryaya gidiyorum.
Kommst du mit? Ich gehe in die Cafeteria.

Kafeteryaya gidiyorum. Gelmek ister misin?
Kommst du mit? Ich gehe in die Cafeteria.

Neden Murphy size kafeteryaya giris yasag koydu?
Warum sollte Murphy euch zwei von der Cafeteria verbannen?

Kafeteryaya derhal destek gelsin!
Wir brauchen Verstärkung in der Cafeteria, sofort!

Yemek fişlerini verip hepsini kafeteryaya yolladım.
Ich hab sie mit Essensmarken versorgt und in die Cafeteria geschickt.

Artık kafeteryaya koşturmak yoktu.
Kein Wettrennen mehr zur Cafeteria.

Müdüre Duganın odasındaki tüm eşyaları kafeteryaya taşıdık.
Wir haben alle Möbel von Direktorin Dugans Büro in die Cafeteria gebracht.

Numaralı kafeteryaya temizlik görevlisi gelsin.
Reinigungskraft zur Cafeteria 7.

Sonra ortopediye, sonra tekrar acil servise. En son da kafeteryaya gitti.
Dann in die Ortophädie und zurück in die Notaufnahme, und dann ist er in die Cafeteria gegangen.

Anne, ben kafeteryaya inip kahve alacağım.
Ma, ich hole mir einen Kaffee aus der Cafeteria.

Kafeteryaya hindili sandviç almaya gidiyoruz?
In die Cafeteria, um ein Putensandwich zu essen?

Hemşirenin teki bana Reed Kafeteryaya uğramıştım. seni öldü sanıyorum'' dedi.
Ich dachte, Sie seien tot. Ich ging in die Cafeteria, eine Schwester nannte mich Reed.

Kafeteryaya hemen tıbbi personel gelsin.
Brauche sofort medizinische Versorgung in der Kantine.

Az önce kafeteryaya bir portaldan mı geldin?
Bist du eben durch ein Portal in die Kantine gekommen?

Lily, kafeteryaya fast food koyduklarını söyledi.
Lily sagt, bald gibt's Fast Food in der Cafeteria.

Sandalyeleri kafeteryaya geri götürmeyi unutma.
Bring die Stühle in die Cafeteria zurück.

Ben kafeteryaya gidip gelene kadar onun yanında kalır mısın?
Kannst du bei ihm bleiben während ich in die Cafeteria gehe?

Tim, dedektife kafeteryaya kadar eşlik eder misin?
Tim, zeigst du dem Detective bitte, wo es zur Cafeteria geht?

Ben kafeteryaya ineyim, bakayım bi henüz tost olmamış ekmek var mı.
Ich gehe in die Kantine, mal sehen, ob die ungetoastetes Brot haben.