Pencereye Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Pencereye çık.
Geh ans Fenster.Çıktım pencereye sigara içiyorum.
Ich rauche am Fenster.Pencereye dön.
Zurück ans Fenster.Saat 4te pencereye çıktı.
Gegen 4 Uhr kam sie ans Fenster.Pencereye dikkat edin.
Vorsicht am Fenster.Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
yeni penceredebüyük pencerelerküçük bir pencereana pencereayrı bir penceredebüyük bir pencerebütün pencerelergeniş pencerelerher pencereküçük pencereler
Daha
Sanki biri pencereye vuruyor.
Als ob jemand ans Fenster klopft.Pencereye taşıyın beni.
Tragt mich ans Fenster.Will ve Penny, pencereye gidip Dona el sallayın.
Will, Penny? Geht ans Fenster und winkt Don zu.Pencereye yakın olmasın.
Nicht zu nah am Fenster.Dur, çalışma salonundaki pencereye bomba mı koydun?
Warte, du hast eine Bombe ans Fenster im Lernzimmer gelegt?Pencereye vurmak yok mu?
Kein Klopfen an die Scheibe?Perdeleri kapatmak için pencereye gittğinizde ne gördünüz?
Was sahen Sie, als Sie am Fenster die Vorhänge zuziehen wollten?Pencereye çok yaklaşmak yok.
Nicht zu nah ans Fenster.Öneri: Bağcığı yapışkanlı kancalarla pencereye veya başka bir düz yüzeye sabitleyin.
Tipp: Befestigen Sie die Schnur mit Klebehaken am Fenster oder an einer anderen glatten Oberfläche.Gel. Pencereye yürüyelim, haydi.
Komm ans Fenster, komm schon.Buraya gelince de beni kafese tıkıp, sanki hayvanat bahçesindeki maymunu çileden çıkartırlarmış gibi pencereye vurmaya başladılar.
Hier steckten sie mich in einen Käfig und dann klopfen sie an die Scheibe, wie man einen Affen im Zoo ärgert.Hadi, pencereye git!
Los, geh ans Fenster.Pencereye yürüyelim, haydi. Gel.
Komm ans Fenster, komm schon.Hadi, pencereye git!
Na los, geh ans Fenster.Pencereye doğru bir çocuk yaklaşıyor.
Rechts am Fenster schreit ein Kind.Lütfen, pencereye çok yaklaşma!
Nicht so nah ans Fenster bitte!Pencereye doğru git. Dışarı bak tatlım.
Geh ans Fenster und guck raus, Süße.Akvaryum pencereye biraz yakın oldu.
Das Aquarium steht nahe am Fenster.Pencereye çıkmayan tek kişi o.
Nur ein Mensch ist nicht ans Fenster gekommen.Genelde pencereye yakın yatağı alırdım.
Ich nehme immer das Bett am Fenster.Pencereye git. Ne gördüğünü anlat.
Geh ans Fenster und sag mir, was du siehst.Tecavüzcüler pencereye nazikçe çakıl taşı atmaz, Dave.
Vergewaltiger werfen nicht behutsam Steinchen ans Fenster, Dave.Pencereye gel ve sokağa bak!
Komm ans Fenster und sieh herunter auf die Straße!Bartın pencereye dönük olması gerekmiyor mu?
Muss Bart nicht am Fenster sitzen, damit er nicht abguckt?Pencereye ne kadar yakın olursa o kadar iyidir.
Je näher am Fenster desto besser.
